Kuzey Afrika günümüzde Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır ve Sudan’ı kapsayan coğrafya olarak kabul edilmektedir. Bu bölgede tarih boyunca Antik Mısır, Kartacalılar, Romalılar, Emevîler, Abbasîler, Rüstemîler, Tolunoğulları, İdrisîler, Fâtımîler, Murabıtlar, Muvahhidler, Memlüklüler, Osmanlılar gibi birçok hanedanlık hâkimiyet kurmuştur. Çoğunlukla Müslümanların hüküm sürdüğü Kuzey Afrika’da, zamanla değişen yöneticilerin mensubu oldukları milliyetleri, dinî ve dünyevî algıları ve kültürel birikimleri, inşa ettikleri şehirlerin mimarisine etkili bir şekilde yansımıştır. Bu değişen ve gelişen mimarî ile sanat anlayışının zuhur ettiği en göze çarpan yapılardan biri de zamanla câmilerin ana unsurlarından biri haline gelen minarelerdir. Doğudan batıya tüm İslam coğrafyasında farklı zamanlarda farklı devletlerce inşa edilen câmilerin minareleri mimari bakımdan çeşitlilik gösterir. Minare, her ne kadar dinî bir yapıya ait mimari unsur olsa da yapıldığı coğrafyanın İslamiyet öncesi kültürel birikiminden etkilenmiş olabilir. Bölgelere göre farklılık gösteren farklı minare tarzları, araştırmacıları minarenin kökeni ve ilk minare örnekleri üzerine araştırmaya yöneltmiş ve birçok farklı görüş ortaya atılmıştır. Biz de bu çalışmamızda, minarenin mimari bir unsur olarak ortaya çıkışına dair olan görüşlerle ilgili kısa bir giriş yaptıktan sonra asıl konumuz olan Kuzey Afrika minarelerini tarihî, mimarî ve tezyînî açılardan ele alacağız. Mısır, Tunus, Cezayir, Fas bölgelerine ait minareleri bizzat ziyaret edip gözlemlediğimiz için daha ayrıntılı şekilde ele alarak değerlendirmeye çalışacağız.
Read full abstract