Abstract

İslâm’ın doğru anlaşılması, temel kaynakları olan Kur’an-ı Kerim ve hadislerin maksatlarına uygun bir şekilde kavranmalarına bağlıdır. Bu gerçeği çok iyi bilen Hz. Peygamber, sözlerindeki amaçların kavranması yönünde çok vurgulu telkin ve teşviklerde bulunmuş, neticede sahâbe-i kirâm arasından hadislerin maksatlarına nüfuz edip rivayet-dirâyet bütünlüğünü sağlayan kimseler ortaya çıkmıştır. Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra ise daha öncesinde var olmayan pek çok olay vuku bulmuş, farklı dinî anlayışlar zuhur etmiş ve bu durum fıkhü’l-hadîse/dirâyetü’l-hadîse olan ihtiyacı arttırmış; hatta hadislerin manalarını anlamak, ilmin yarısı kabul edilmiştir. Bu bağlamda zuhur eden her bir ekol de kendi prensipleri çerçevesinde rivayetleri anlama gayreti içinde olmuştur. Mesailerinin çoğunu hıfz, kitâbet, tedvin ve tasnîf faaliyetleri ile geçiren ehl-i hadîs ise rivayetleri idrak noktasında birtakım eleştirilere maruz kalmışlar hatta muhtevasını bilmeden hadis nakletmek ve bilgi hamallığı yapmak ile itham edilmişler, buna mukabil onlar da savunma refleksi ile kendilerinin de bu alanda yetkin olduklarını ispat için gerek rivayet gerekse dirâyet/usul türü çalışmalar kaleme almışlardır. Nitekim telif ettikleri bu eserlerde, bir taraftan daha öncesinde yapageldikleri fıkhü’l-hadîs çalışmalarını günyüzüne çıkarmaya diğer taraftan ilgili alanda kendilerinin de söz sahibi olabileceklerini göstermeye çalışmışlardır. İşte bu makale, alanında ilk olma niteliği taşıyan el-Muhaddisü’l-fâsıl beyne’r-râvî ve’l-vâî adlı usul eseri çerçevesinde fıkhü’l-hadîs meselesinin nasıl ele alınıp incelendiğini konu edinmektedir.

Highlights

  • The Ahl al-hadîth contributed to this field by recording the narrations as they were in the writing and compilation stages, preventing the misunderstanding of the hadiths and putting forward studies that will constitute a part of the fiqh al-hadîth

  • The meticulous attitudes of the hadith scholars about this issue in the first place have not been adequately understood by their opponents and they have been subjected to criticism that they cannot dominate the content of the hadiths, but only portrayed

  • These criticisms were accepted by some circles engaged in hadith and qualified themselves as pharmacists, the aforementioned approach was not accepted by all of the hadith scholars

Read more

Summary

Introduction

Anahtar kelimeler: Hadis, Fıkhü’l-hadîs, Râmhürmüzî, el-Muhaddisü’l-fâsıl beyne’r-râvî ve’l-vâî, Dirâyet. 72/691) Fıkhü’l-hadîse vukûfiyeti ile temayüz eden diğer bir isim de yine muhadramûndan Abîde es-Selmânî’dir.[79] O, Hz. Ömer, Hz. Ali ve Abdullah İbn Mesûd gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiş,[80] fıkıhta İbn Mesûd’a öğrencilik yapmıştır.[81] Kendisi Kûfe fıkıh ekolünün büyük otoritelerinden kabul edilir.[82] Nitekim Râmhürmüzî, Kâdî Şüreyh’in

Results
Conclusion
Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call