Dr. Adnan Bey, pozitivist eğilimleriyle örtüştürdüğü hekimlik mesleğini, İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) rejimi değiştirerek iktidar olduğu II. Meşrutiyet Dönemi’nin ilk yıllarında (1908-1911), “Tıp Fakültesi Dekanı” sıfatıyla ifa etmeye başlamıştır. Sürecin sonraki evrelerinde, “Sağlık Genel Müdürlüğü” ve “Kolera Hastanesi Müdürlüğü” gibi önemli makamları elinde tutarken, kurucuları arasında yer aldığı Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nde “Genel Sekreter” ve “Esirler Komisyonu Üyesi” olarak görev yapmıştır. Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti mensubu olarak, Trablusgarp (1911-1912) ve Çanakkale Savaşları’na (1915) bizzat iştirak eden Dr. Adnan Bey, Balkan Savaşları’nda (1912-1914) kolera hastalığı ile başarıyla mücadele etmiş, I. Dünya Savaşı yıllarında (1914-1918), başarılı bir idareci olarak, cemiyetin Anadolu’daki şubelerini diri tutmaya çalışmış, esir Osmanlı askerleriyle yakından ilgilenirken, şehit çocuklarının sorunlarını bizzat çözmeye çalışmıştır. Yunan Kızılhaçı ile rekabet içinde olduğu, Mondros Mütarekesi Dönemi’nde (1918-1920), iktidarı kaybeden İTC’ye yakınlığı nedeniyle tepki alan Dr. Adnan Bey, İstanbul’un işgaliyle birlikte (16 Mart 1920) kenti terk ederek Ankara merkezli direniş hareketine katılmıştır.