Abstract

Küresel güç mücadelesinde ağırlık merkezinin son yıllarda Asya-Pasifik’e kaymasıyla birlikte, 21. yüzyılın yükselen iki gücü olan Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ile Hindistan arasındaki rekabet de önemli ölçüde arttı. Hindistan’ın 1947’de İngiltere’den bağımsızlığını kazanması ile Çin’in Komünist bir Halk Cumhuriyeti olarak 1949’da kurulmasından günümüze dek aralarında süregelen sınır anlaşmazlıkları, iki ülke arasındaki ilişkiyi belirleyen en önemli konuların başında gelmektedir. İki ülkenin de geçmişinde Batı’nın aşağılayıcı müdahalelerine maruz kalmış olmasının yanında bu dönemde uluslararası siyasete hâkim olan iki kutupluluğun dünya barışına hizmet etmeyeceğine olan ortak inançları dünya barışı için alternatif bir oluşum olan Bağlantısızlık Hareketine katılmalarını sağladı. Dolayısıyla bu iki neden ve her iki ülkenin de ulus-devlet oluşumunun erken aşamalarında olması, kuruluşlarının ilk on yılında birbirlerine karşı idealist yaklaşımlar benimsemelerini sağladı. Ancak çok geçmeden her iki ülkenin de materyal kapasitelerini arttırmasıyla birlikte çatışmaya başlayan ulusal çıkarları, Asya idealizminin altını oymaya başladı. Netice itibariyle 1962 gibi erken bir dönemde sıcak çatışmaya girerek Asya idealizmini bir kenara bırakıp ulus devlet realizmini benimsemiş oldular. Bu bağlamda, bu çalışma 21. yüzyılın yükselen iki gücü arasındaki en sorunlu alanlardan biri olan sınır anlaşmazlıklarının süreç içerisindeki evrimini ve bunun iki ülkenin dış politika vizyonlarının değişimleri üzerindeki etkisini ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu analizde neoklasik realizm teorik bir çerçeve olarak rehberlik ederken ÇHC ve Hindistan arasındaki sınır sorunlarının yerel, bölgesel ve küresel yönlerini ve bunların iki ülkenin dış politikası üzerindeki etkilerini anlamak için süreç izleme yöntemi kullanılacaktır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call