Abstract

Distopik anlatılar, yaşanmak istenmeyen toplumlara ve ülkelere dair anlatılar olup amaçları izleyicilere katarsis yaşatarak daha iyi hissetmelerini sağlamak değil, içinde yaşanan toplumlar hakkında eleştirel ve sorgulayıcı olmaya yöneltmektir. Gözetim toplumuna dayalı distopyaların ele alındığı sinema filmlerine ait akademik incelemelere sıkça rastlanmaktadır; fakat gözetim toplumuna dayalı distopik anlatı animasyonları konusunda yapılmış akademik inceleme yok denecek kadar azdır. Bu çalışma animasyonda gözetim toplumuna dayalı distopyanın nasıl resmedildiğini ve distopik eleştirelliğin nasıl kurgulandığını araştırmayı amaçlar. Çalışmada Sovyetler Birliği döneminde Estonya’da yaşamış olan animatör Martinus Klemet’in Face Recognition adlı distopik kısa animasyon filmi incelenmiştir. Öncelikle gözetim toplumu ile ilgili alanyazındaki sosyolojik kuramlar ve kavramlar ortaya konmuş, ardından gözetim toplumuna dayalı distopya filmleri hakkında yapılmış incelemeler ele alınmıştır. Face Recognition filminin analizi için görsel, işitsel ve tematik ögelerin analizine dayanan filmsel metin analizi kullanılmıştır. Analiz bulgularına bakıldığında Face Recognition filminin süperpanoptik*** evreninde özel ve kamusal alanlarda yer alan gözetleme kameraları, bireylerin kişisel bilgilerinin depolandığı veri tabanları, 2D animasyon ile pixel art gibi farklı animasyon tekniklerinin bir arada kullanılması, dijitalize edilmiş ses ve görüntüler, müstesna kadavra gibi sürreal bir teknik ile hem gözetleme toplumunun farklı yönleri ortaya konulmuş hem de seyircinin yabancılaştırılması ve uyarılması ile distopyanın eleştirelliği vurgulanmıştır. Sonuç olarak animasyonda gerek distopik anlatının tasarımı, gerekse distopik eleştirelliğin kurgulanması için görsel, işitsel, tematik ve yapısal olmak üzere faydalanılabilecek çok sayıda öge bulunduğu ifade edilebilir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call