Abstract

Bu çalışma, “Ṭayr-Bulut İlişkisi ve Fil Sûresinin Anlamı” başlıklı makalede Fîl sûresinde geçen “Ṭayr” kelimesinin “kum-taş-toprak fırtınası” ya da bunun neticesinde oluşan “bulut” anlamına geldiğine yönelik Mehmet Apaydın tarafından dile getirilen iddiaların Arap dili, şiiri ve rivâyetler açısından tenkidini konu edinmektedir. Yazarın iddiasına göre söz konusu sûrede yer alan Ṭayr kelimesi kuşların taş atmasını değil, bir tabiat olayı neticesinde oluşan fırtınanın Ebrehe’nin ordusu üzerine kum-taş-toprak serpiştirmesini tasvir etmektedir. Dolayısıyla yazara göre âyet olağanüstü özellik taşıyan bir hadiseyi değil, bir tabiat olayını haber vermektedir. Makalede “Ṭayr” kelimesinin zannedildiği gibi kuşlar değil, kum fırtınasının oluşturduğu bulut kümesi manasına geldiğini ispat etmek için âyetler ve bazı rivâyetlerin yanı sıra erken döneme tarihlendirilen şiirlerde “bulut” manasında kullanımı delil olarak ileri sürülmüştür. Araştırma sonucunda makalede şâhid olarak öne sürülen şiirlerin ve rivâyetlerin yazarın iddiasını ispat bakımından şâhid niteliği taşımadığı tespit edilmiştir. Delil olarak kullanılan şiirlerin yazarın kastettiği manaya delaleti Arap dili kuralları açısından çok sayıda sorun taşımaktadır. Bu sorunlar, ilgili makalede delil olarak kullanılan şiirlerde fâil, mef‘ûlün bih, hâl, mef‘ûlün lieclih gibi cümle ögelerinin yanlış tespit/takdir edilmesi; kelimelerin bâblarının ve binâlarının dikkate alınmaması; Ṭayr kelimesinin kuşlar manasında kullanıldığını gösteren sıfatların görmezden gelinmesi; cümle olarak gelen mef’ûlün bihin hatalı çevirisi; bazı zamirlerin merciinin dikkate alınmaması; ma‘rife ve nekra olarak kullanılan kelimelere taşımadıkları anlamlar yüklenmesi gibi başlıklar altında sıralanabilir. Makalede çok sayıda belâgat kuralının da ihmal edildiği tespit edilmiştir. Şiirlerin ve rivâyetlerin anlamı belirlenirken beyân ilminin en önemli konularından biri olan teşbîhlerin yanlış tespitinden, çeviriye yansıtılmamasından ve dikkate alınmamasından kaynaklanan hatalar, cümlenin ögelerinin dizilimindeki problemlerin yol açtığı lafzî ta‘kîdin çözümlenememesi neticesinde şiire yapılan müdahaleler ve yanlış yorumlamalar bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bazı kelimelerin anlamlarının doğru tespit edilememesinden dolayı lügat ilmini ilgilendiren yanlışlar da dikkat çekmektedir. Makalede azımsanamayacak sayıda çeviri hatası ve bazı i‘râb hataları bulunmaktadır. Hatalı çevirilerin bazıları makalenin iddiası olan Ṭayr kelimesinin anlamının doğru bir şekilde tespitine doğrudan etki etmemesine rağmen bilimsel bir makalede aranan titizliğe gölge düşürmektedir. Bazı örneklerde metinde karşılığı bulunmayan anlamın çeviriye dâhil edildiği görülmektedir. Arap şiirinde yoğun biçimde kullanılan karşıt delil niteliğindeki bazı teşbîhler, mecâzî anlatımlar ve üslup biçimleri de makalede ele alınmamıştır. Fîl Vakası’ndan bahsedilen çeşitli rivâyetlerde makalenin iddiasını nakzedecek çok sayıda ifadeye de temas edilmemiş, konuyla ilgili deliller arasında seçmeci bir tavır sergilenmiştir. İşaret edilen hususlar, şiirler ve rivâyetlerin tamamında geçen Ṭayr kelimesinin bulut ya da fırtına manasına delaletini imkânsız hale getirmektedir. Yazarın bu delaletlerin neredeyse tamamını ihtimal içeren ifadelerle açıklamasına rağmen sonuç kısmında tezini muhtemel bir anlam ya da te’vîl yerine kesinlik içeren bir tespit olarak sunması çelişki içermektedir. Yazar Fîl Vakası’ndan bahseden rivâyetlerde yer alan bazı ifadelerin müdrec olabileceğini dile getirmesine rağmen bu iddiasını ispat edecek delil ortaya koymamıştır. Câhiliyye şâirlerinin şiirlerinde ve rivâyetlerde geçen Ṭayr kelimesinin kum fırtınası ya da bulut manasında değil, kuşlar manasında kullanıldığının ortaya konulması aynı zamanda Fîl sûresindeki Ṭayr kelimesinin de kuşlar manasında kullanıldığını ve ilk dönemden itibaren olaya şahitlik edenler ve aktaranlar tarafından kuşlar manasında anlaşıldığını gösterecektir. Diğer taraftan yazarın Fîl sûresindeki Ṭayr kelimesinin bulut ya da fırtına manasına geldiği iddiasının bugüne kadar tefsir, hadis, tarih, siyer ve dil âlimleri tarafından dile getirilmeyen bir iddia olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Apaydın’ın çalışması üzerine daha önce bir eleştiri kaleme alınmış olmasına rağmen bu makalenin yazılma gerekçesi Arap dili, şiiri ve rivâyetler bağlamında daha önce temas edilmeyen çok sayıda yeni delil ve örnek tespit edilmesinden dolayıdır. Ayrıca bu çalışma konuya dair tercih, yorum, analiz, eleştiri, istidlal ve kaynak bakımından çok sayıda özgün yön ihtiva etmektedir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call