Abstract

Her kutsal kitap gönderildiği peygamberin ve toplumun konuştuğu dil üzerine indirilmiştir. Doğal olarak Kur’an da anlaşılma hedefini gerçekleştirmek için ilk muhatap aldığı Arap toplumundaki kelimeleri, üslubu, edebi tarzları ve dil mantığını kullanmış ve Arapça bir söz olarak vahyedilmiştir. Ancak dilin dinamik yapısı bu ortamda da kendini göstermiş ve lafızların bağlamı nüzûl ortamına uyumlu olarak değişebilmiştir. Kavramların Arap dilinde bulunan kök anlamı çoğunlukla muhafaza edilmiş ve fakat delaleti Mekke ve Medine ikliminde farklılaşabilmiştir. Dolayısıyla Arap toplumunun kullandığı kelimeler Kur’ân’a özgü yeni bir semantik anlam alanı içerisine girmiştir. Böyle bir süreçte bazı kelimelerin kullanımının süregeldiği dönemdeki anlamını koruduğu görülürken bazılarının ise anlam daralması veya genişlemesine uğradığı hatta tamamen yeni bir anlam kazandığı da görülebilmektedir. Allah’ın kelamında vaad ettiği, dünyaya veya ahirete yönelik mükafatlara ulaşabilmenin en doğru yolu da sahip olunması gereken vasfın bir bütün halinde benimsenip uygulanmasıdır. Hitabın muhataptan bağımsız olamayacağı bir hakikattir. Hitabın doğru kavranması diğer unsurlarla beraber muhataba da bağlıdır. Sözü kimin söylediği ne kadar önemliyse kime, nerede, niçin ve ne zaman söylendiği de o kadar önemlidir. Bu açıdan Kur’ân’ın ilk muhatabı olan Hz. Peygamber’in hayat serüveni ve onun nüzûl ile olan bağlantısı dikkatten kaçmaması gereken bir olgulardan birisidir. Ayrıca sözü değerli kılacak unsurlardan bir diğeri de muktezayı hale uygun olmasıdır. Çalışmada vahyin nüzûlünü Hz. Peygamber’in hayat seyriyle, Mekke ve Medine dönemiyle birlikte ele alarak oluşturulan bir nüzûl tertibinin temel alınma sebebi de burada olduğu gibi çalışmayı farklı kılacak ana unsur da buradadır. Çünkü daha önce yazılan kitap, tez ve makaleler müttakîn kavramına özel bir araştırma içermediği gibi kavramın ortamı açısından içerdiği bağlamına yer vermekten de uzaktır. Çalışmada “müttaḳîn” kelimesinin siyer odaklı bir nüzûl tertibi esas alınarak vahiy sürecinde kazandığı bağlamsal anlamların tespit edilmesi, Kur’ân’ın resmettiği müttaḳîn portresinin ortaya konması ve vahyin ortama uygun geliş mükemmeliyetinin ispatlanması amaçlanmıştır. Ayrıca özellikle anlam merkezli meâl çalışmalarında müttakîn kelimesinin geçtiği âyetlerde bağlamıyla birlikte anlamlandırılmasına bir farkındalık oluşturma da hedefler arasındadır. Önce kavramın kendi nüzûl dönemindeki manası bağlamı açısından tespit edilecek, sonuç bölümünde ise Mekke ve Medine ortamında müttakînin delalet ettiği anlamlar bütün halinde verilecektir. Bu amaçların gerçekleşmesinde iç bağlam daha çok göz önünde bulundurulacak, siyak ve sibak yöntemine ağırlık verilecektir. Çalışmanın sonucunda müttaḳîn kavramının kök anlamını korumakla birlikte dış ve iç bağlama uygun olarak anlamlarının çeşitlendiği, Mekke ve Medinedeki nüzûl ortamının gereklerine uygun olan durumları ifade edecek bir anlama büründüğü görülmüştür.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call