Modern Türkiye’nin kuruluşu ile birlikte siyasal toplumsal yapıda yaşanan köklü değişimler, geçmişten günümüze Batılı yazar ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Bu nedensiz değildir; Türk modernleşmesi, Osmanlı’nın Tanzimat sürecinden itibaren sosyal-kültürel ve siyasal anlamda Batılılaşmasını, Batı uygarlığına entegre olmasını temel alır. Bu yönüyle, bir ölçüde Türk toplumunun Doğu’dan Batı’ya yönelimine işaret eder. Bu bağlamda, Türk modernleşmesi ya da diğer bir deyişle batılılaşma hareketleri, Batı dünyasının ilgisini çekmiş; bu konuda oldukça geniş bir araştırma literatürü oluşmuştur. Söz konusu literatür, arşiv belgelerini kullanmakla birlikte, seyyahların anılarına, izlenimlerine, gezi ve gözlemlerine de büyük bir değer atfeder. Zira izlenimler, gezi notları, hatıratlar ve birincil elden gözlem materyalleri, çoğu kez arşiv belgelerinin soğuk ve resmi dilini aşarak, var olanın hem canlı bir betimini hem de kişisel bir perspektiften de olsa geniş bir analizini verir. Bu anlamda, seyyahların oluşturdukları materyallerden, Osmanlı’da başlayan batılılaşma hareketlerini ve Atatürk’ün inşa ettiği modern Türkiye’nin gelişimini izlemek ve batılılar üzerindeki etkilerini değerlendirmek oldukça ilgi çekicidir. Alman asıllı yazar ve gazeteci Lilo Linke, Nazi Almanya’sının baskıcı yönetiminden Londra’ya kaçmak zorunda kalan kadın bir seyyah olarak, 1935 yılında Türkiye’ye gelmiş, İstanbul’dan başlayarak Doğu illerini ve deniz sahilindeki Karadeniz illerini gezmiş; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan yeni Cumhuriyeti ve bu Cumhuriyetin aydınlanma ruhuyla gerçekleştirdiği yenilik ve devrimlerin toplum üzerindeki etkilerini yakından gözlemlemiştir. Onun Türkiye’ye olan ilgisinin altında, Nazi Almanya deneyiminin olduğu da söylenebilir. Çünkü Türkiye Atatürk döneminde, Almanya’dan kaçan pek çok batılı bilim insanına kapılarını açmıştır. Lilo Linke’in, Allah Dethroned: A Journey Through Modern Turkey adlı yapıtı, modern Türkiye’de yaşanan siyasal devrimlerin ve kültürel dönüşümlerin, bir batılı kadın araştırmacı ve seyyahın gözünden biraz da şaşkınlıkla ifade edilmiş bir belgesi niteliğindedir. Bu şaşkınlık, söylemlerine de yansımıştır. Ona göre, Türk devrimi, Doğulu bir toplumun, din odaklı olarak yapılanmış bir kültürün, devrimci bir kadroyla nasıl modernize olduğunu ve modern değerlerin toplumca nasıl kabul gördüğünün önemli bir belgesi niteliğindedir. Yani Modern Türkiye, ona göre, Tanrı odaklı bir toplumdan, laik odaklı bir topluma geçişin örneğidir. O, bunu kitabının başlığına da yansıtır ve Atatürk devrimlerinin Tanrı’yı tahtından indirdiğini ima eder. Lilo Linke’in yapıtı, modern Türkiye’ye ve Atatürk devrimlerine yönelik betimlemelerle yetinmez, yer yer köklü analizler de yapar; bu açıkçası, onun Türkiye tarihine ilgi duyduğunu ve geziye çıkmadan önce Türk tarihiyle ilgili ayrıntılı araştırmalar yaptığını göstermektedir. Onun Modern Türkiye’ye dönük yaptığı canlı betim ve analizden bir devrim şehri olan Samsun da nasibini alır. Samsun, Kurtuluş savaşının ilk adımın atıldığı, Cumhuriyete ve devrimlere giden yolun temellerinin atıldığı; siyasal yönetimi, halkevleri, millet mektepleri, tütün fabrikası ve limanıyla modern kültürü ve değerleri kendisinde yansıtan en önemli Anadolu kentidir. Bu bilgilere sahip olarak Lilo Linke, kente özel bir önem atfeder, kentin o zamanki fiziksel görüntüsünü ortaya koyan resimlerinin yanında, şehrin ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasal yaşamına da geniş bir yer ayırır. Verdiği bilgiler, dönemin Samsun’unun Atatürk devrimleriyle nasıl dönüştüğünü görmemize ve değerlendirmemize olanak sunar. İşte bu makale, Linke’nin söz konusu yapıtındaki 1930’lu yıllara ait Samsun izlenimlerine dayanmaktadır. Bu izlenimlerin analizi yoluyla, dönemin Samsun’unun ekonomisinin can damarını oluşturan kurumsal yapılar ile devrimleri halka yaymak için oluşturulan girişimlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.