Amaç: Çocukluk çağı pnömonileri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde en önemli mortalite ve morbidite nedenidir. Bu çalışmada pnömoni tanısı ile hastaneye yatışı yapılan çocukların demografik özellikleri ve pnömoni gelişiminde önemli risk faktörleri incelenmiş; komplikasyon gelişimi ve prognoz üzerine etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu tek merkezli retrospektif kesitsel çalışmada, Pediatri Servisleri ve Yoğun Bakım Ünitesi (YBÜ) ’ne Ocak 2017- Ocak 2018 tarihleri arasında pnömoni tanısı ile yatırılan hastalar değerlendirildi. Hastaların demografik bulguları, anne sütü alım öyküsü, malnütrisyon varlığı, aşılama durumu, kronik hastalık varlığı, kalabalık yaşam koşulları, pasif sigara içiciliği gibi faktörlerin hastane yatışını ve yatış süresini ne kadar etkilediği, hastalık sonrasında komplikasyon gelişme durumu ve sağkalım bulguları incelendi. Bulgular: Pnömoni tanısı ile yatırılan 289 hastanın %53.3’ü kız olup ortanca yaşları 14 aydı ve hastaların %65.4’ü 2 yaşından küçüktü. Hastaların %19.7’sinde prematüre doğum öyküsü olup %76.1’i >2500 gr doğum ağırlığına sahipti; %15.9’unun postnatal dönemde küvöz bakımı, %6.2’sinin mekanik ventilatör ihtiyacı olmuştu. Hastaların %31.5’inin hiç anne sütü almadığı, %10’unun malnütre olduğu, %18’inin rutin aşılarının eksik olduğu, %26.6’sında pasif sigara maruziyeti, %37’sinde kronik hastalık varlığı saptandı. Başvuruda en sık gözlenen semptomlar öksürük (%86.5) ve ateş (%60) olup ortanca semptom süresi 3 gün idi. Başvuruda en sık saptanan fizik muayene bulguları ise takipne (%68.9) ve retraksiyonlar (%60.9)’di. Radyolojik incelemelerinde %85.8’inde pnömonik infiltrasyon, %3.5’inde lober konsolidasyon, %2.8’inde pnömonik infiltrasyon+plevral effüzyon, %2.1’inde pnömonik infiltrasyon+atelektazi, %1.1’inde lober konsolidasyon+plevral effüzyon ve %0.3’ünde atelektazi saptandı. Hastanede yatışları süresince hastalardan alınan kültürlerin %9’unda mikroorganizma üredi. Hastaların %56,7’si tekli antibiyotik tedavisi, diğerleri kombine antibiyotik tedavileri aldılar. Hastaneye yatış süresi ortanca 9 gün (1-115 gün) olup izlemde hastaların %25.6’sının yoğun bakım ünitesi izlemi gerekti. Pnömoni seyrinde komplikasyon gelişen hasta oranı %13.1 olarak saptandı. Yaş, prematüre doğum öyküsü, düşük doğum ağırlığı, postnatal dönemde küvözde veya mekanik ventilatörde kalma, malnütrisyon varlığı, kronik hastalık varlığı, başvuru muayenelerinde takipne, retraksiyon, ateş, ral-ronküs varlığı, akciğer grafisinde plevral effüzyonla birlikte pnömonik infiltrasyon veya lober konsolidasyon varlığı parametreleri uzamış hastane yatışında, pnömoni seyrinde komplikasyon gelişmesinde, YBÜ yatış gereksiniminde olası risk faktörleri olarak saptandı. Sonuç: Küçük yaş, prematüre doğum öyküsü, düşük doğum ağırlığı, anne sütü almamak, eksik aşılanma ve malnütrisyon çocuklarda pnömoni nedenli hastaneye yatışlar için önemli risk faktörleridir. Yoğun bakım ünitesine yatış gereksinimini, yoğun bakım ünitesinde yatış süresini ve komplikasyon gelişimini etkileyen faktörler ise ek nörolojik ve genetik hastalıkların varlığı ve düşük oksijen saturasyonu olarak belirlenmiştir. Hastalığın seyrini ve prognozunu, komplikasyonlarını ve hastanın hastanede yatış süresini etkileyen olası risk faktörlerinin belirlenip önlenmesi çocukluk çağında pnömonilerin morbiditesini azaltacaktır.
Read full abstract