Tüm dünyanın dijitalleşmesi ve küreselleşmesi ile beraber, bankacılık sektörü de bu gelişmelerden doğrudan etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Dijitalleşme, teknolojik araçların bankacılık sektörünün vazgeçilmez bir parçası haline gelmesini sağlarken, küreselleşmeyse uluslararası ticaretin ve işbirliklerinin gelişmesini sağlamıştır. Bu gelişmelerin başında uluslararası para transferlerinde bir veri mesajlaşma ağı olan SWIFT sistemi gelmektedir. 1973’te, yani kuruluşu itibariyle birkaç bankanın kendi aralarında veri mesajlaşmasını sağlayan, şirket işlevli bir kooperatif olan SWIFT, zamanla bu alanda doğan ihtiyaçtan dolayı çalışma alanını genişletmiş, günümüzde uluslararası para transferleri işlemlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. SWIFT şirketinin yaptığı uluslararası mesajlaşma işlemleri, günümüzde SWIFT ağında işlem yapılması olarak ifade edilmektedir. 2021’de 10.000 ‘den fazla kullanıcının her gün 42 milyondan fazla işleminin başarıyla yapılmasını sağlayan SWIFT ağı, büyük bir veri akışını yönetmektedir. 
 
 2006 yılında The New York Times’ın ortaya çıkardığı bilgilere göre SWIFT ağından, Amerika Birleşik Devletleri Hazine Bakanlığı’nın isteği üzerine, 11 Eylül sonrası terörün finansmanı üzerinden bir iz bulmak adına Belçikalı şirketten mahkeme celpleri aracılığıyla veri talebinde bulunulmuştur. ABD’den yapılan açıklamalara göre, bu verilerin sağlanması terör olaylarının finansmanıyla ilgili birçok problemin çözümünü sağlamıştır. Avrupa Birliği ülkeleriyse bu gelişmeyi terör finansmanına müdahale edilmesinin haricinde, kişisel verilerin gizliliğini tehlikeye atan bir durum olarak görmüş ve yapılan ihlalleri göz önünde bulundurarak endişelerini açıkça dile getirmiştir. 2010’da Terörizmin Finansmanını Takip Programı (TFTP), ABD ve AB arasında imzalanan antlaşma ile resmiyet kazanmış, anlaşmayla veriler sadece terör finansmanı ile ilgili konularda birçok güvenlik önlemiyle beraber paylaşılmaya müsait hale getirilmiştir. Günümüzde halen AB-ABD arasında kişisel veriler üzerine tartışılmalar sürmekte, taraf oldukları Terörizm Finansmanını Takip Programı kapsamında iş birliğine devam edilmektedir. Çalışmada TFTP kapsamında SWIFT verilerinin akışı incelenmiş, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili dile getirilen endişeler aktarılmıştır. Ayrıca ülkelerin çıkar odaklı davranışlar sergilemesi halinde TFTP kapsamında elde edilen SWIFT verilerinin istismar edilebileceği ihtimali üzerinde durulmuştur. Kara para aklamanın önüne geçmek adına yapılan çalışmaların da, TFTP kapsamında yorumlanabileceğine ve buradan da bir istismar hali doğabileceğine de değinilmiştir. Bu istismar ihtimallerine karşı bazı çözüm önerilerinde de bulunularak çalışma sonlandırılmıştır.
Read full abstract