Döneminin, hatta insanlık tarihinin en vizyoner yazarlarından biri olan Jules Verne, yazın evreninin merkezine teknolojiyi koyarak insanlığın uygarlık çizgisindeki ilerleyişini yüzyıllar öncesinden öngördüğü yapıtlar üretmiştir. Ancak yazarlığının ilk yıllarında insanlığın gelişmesine yönelik umutlu söylemleri, 1880’li yıllardan sonra verdiği yapıtlarında gelişen teknoloji karşısında daha karamsar ve endişeli bir yöne kaymıştır. Çalışmada Jules Verne’in Ay’a Yolculuk (1865) ve Ayın Çevresinde Seyahat (1869) başlıklı erken dönem yapıtları ile serinin üçüncü ve son romanı olan Ne Altı Var Ne Üstü (1889) başlıklı geç dönem yapıtındaki teknoloji söylemleri, çağdaş ve birbiriyle ilintili olan transhümanizm ve posthümanizm kavramları çerçevesinde karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Bu kavramların, Jules Verne’in yaşadığı dönemden yaklaşık 100 yıl sonra üretilmiş olsalar bile, yapıtların içerdiği teknoloji söylemleri ile örtüştükleri görülmüştür. Erken dönem yapıtlarının transhümanist bir çizgide, yani insan merkezli bir teknolojik ilerleyişi öncelediği anlaşılmıştır. Buna karşın geç dönem yapıtlarında posthümanist bir çizgide kaldığı, başka bir deyişle insanın kendini merkeze koyduğu ve diğer varlıkları geri planda değerlendirdiği antroposen çağını eleştirdiği ve canlı-cansız, doğa-kültür ve ırklar arası hiyerarşilerden doğan endişelerini aktardığı yeni bir teknolojik söylem ürettiği gözlemlenmiştir. Yapılan karşılaştırma sonucu Jules Verne’in teknoloji söyleminin zaman içerisindeki bu dönüşümü, transhümanist ve posthümanist söylemler arasındaki benzerlik ve farklılıklar bağlamında irdelenmeye çalışılmıştır.