İnsanlık tarihinde toplumların sosyo-dinî hayatlarında sosyal bir gerçeklik olarak varlık bulan dini gruplar, modern dönemlerde de varlığını bir şekilde sürdüren önemli sosyolojik olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan ve toplum hayatında işlevi devam eden yapı, kurum, olgu ve sistemlerin devamlılığını koruyabileceği gerçekliğinden hareketle, dini grupların varlıklarını sürdürmede ve tercih edilmelerinde, bireysel ve toplumsal açıdan sahip oldukları işlevlerin etkisinin büyük önem taşıdığını ifade edebiliriz. Bireylerin farklı beklentilerle yönelim gösterdikleri dini grupların, tarihsel süreçte olduğu gibi günümüz Türkiye’sinde de fonksiyonlarının yalnızca dini alanla sınırlı kalmadığı, birçok alanda faaliyet yürüttükleri görülmektedir. 
 Öncelikle dini grupların, ana dini gruba yönelik bir itiraz niteliği taşımakta olduklarını ve mevcut dini anlayışın bazı yönlerine, yorumlama ve uygulama şekillerine karşı bir protesto hareketi ve yeni bir çözüm yolu olarak işlev gördüklerini ifade etmek yerinde olacaktır. Bazı bireyler açısından dini grupların en önemli işlevlerinden birisi, ana dini grupta yoksunluğunu hissettikleri dini duygu yoğunluğunu elde etmeleri ve dini hayatlarının daha disipline olmasını sağlamalarıdır. 
 Diğer taraftan Türkiye'de 1950 sonrası yaşanan hızlı sosyal değişme, özellikle metropollerde çarpık kentleşme, hızlı nüfus artışı, işsizlik, kültürel ve siyasal istikrarsızlık, kimlik krizi gibi bireylerin korku, endişe ve güvensizlik hislerine kapılmalarına sebep olan faktörler karşısında kişiler güvenli liman olarak gördükleri dini gruplara yönelmişlerdir. Kalabalıklar içerisinde yalnızlaşan bazı bireyler için dini gruplar, başlarına sıkıntı geldiğinde yardım ve destekleriyle yanı başlarında olacak, kaygılarını hafifleten araçlar olmuştur. Ülkemizde dini gruplar, özellikle modern dönemlerin cemaatleri, ortaya koydukları yardımlaşma ve dayanışma faaliyetleriyle birer güvenli liman ve çözüm merkezi olarak işlev görmüşler ve bu grupların görünürlükleri yaşamın her alanında günden güne artmıştır.
 Dini gruplar açtıkları okullar, yurtlar, hastaneler vs. ile önemli birer iktisadi oluşumlar olarak toplumsal açıdan önemli işlevlere sahiptirler. Grupların dini hizmetlere aracılık yapacağı gerekçesiyle basın-yayın ve turizme yönelik faaliyetlerinin de arttığı görülmektedir. Neredeyse hemen her grubun dergi, gazete, yayınevi, TV kanalı, internet sitesi gibi yayın organları ve seyahat acentesi bulunmaktadır.
 Dini grupların toplumsal yapı içinde bazı pozitif işlevleri bulunmasına karşın negatif fonksiyonlarından da bahsetmek gerekir. Öncelikle dini grupların müntesiplerinden kayıtsız şartsız itaat bekleyerek eleştirel düşünceye imkân tanımaması edilgen ve uydu kişiliklerin oluşumuna yol açabilmektedir. Yine gruba veya grup liderine koşulsuz şartsız itaat anlayışı, devlet ve toplum güvenliği açısından sıkıntılı durumlar ortaya çıkarabilir. Diğer taraftan istihdam alanlarında sahip oldukları gücü, sonuna kadar kendi grup mensuplarının menfaatleri için kullanabilmektedirler ki, bu durum müntesipler açısından memnuniyet oluştururken toplumda adalet duygusunu zedelemektedir.
 Neticede dini grupların görünürlükleri ve nüfuz alanları her geçen gün daha da artmakta, kimi zaman olumlu kimi zamansa olumsuz fonksiyonlarıyla bu gruplar toplumsal zeminde varlıklarını sürdürmektedirler. Bireylerin tutum ve davranışlarını etkileyen din gibi önemli bir faktör söz konusu edildiğinde, din adına üretilen bilgi, dini eğitim ve uygulamalar büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda dini gruplar aracılığıyla üretilen ve aktartılan bilginin, diğer taraftan bu grupların iktisadi ve sosyal faaliyetlerinin denetlenebilirliği ve kontrolünün problematik bir alan olarak ortada durduğunu ifade edebiliriz. Bu durum özellikle Türkiye gibi coğrafî, siyasî ve dinî bakımdan stratejik önemi haiz bir ülke açısından çok daha büyük önem arz etmektedir.