Abstract

Kur’ân inanç, sosyal, kültürel, ekonomik alanlarda birçok haber verdiği gibi önceki ümmetlerden de haber vermiştir. Bunun yanı sıra insanın doğasıyla örtüşen süslü mekânlardan, güzel manzaralardan, alımlı giysilerden, leziz içecek ve yiyeceklerden de söz etmiştir. Örneğin Yüce Allah, bir taraftan insanlara dünyada nimet olarak inci ve mercan gibi süs eşyalarını vurgularken, diğer taraftan ise cennette müminlere hazırladığı benzersiz nimetlerden, ince ve kalın ipekli yeşil elbiselerden, som altın bileziklerden, atlasla dokunmuş sergilerden, kolayca erişilebilir meyvelerden, yakut ve mercana benzetilen eşlerden, gürül gürül akan su kaynaklarından, kesintisiz gölgelerden, bolca meyve veren kiraz ve muz ağaçlarından, konforlu koltuklardan, içeni rahatlatan içeceklerden haber vermiştir. Bütün bu objeler, hangi inanç grubundan olursa olsun, her bireyin hoşuna giden ve ulaşmak istediği değerlerdir. Kur’ân’da altın, gümüş, inci, yakut ve mercan gibi değerli maden ve taşların isimleri bulunmasına rağmen çalışmaya esas aldığımız zebercet taşının adı geçmemektedir. Zebercet, bazı hadis metinlerinde garip rivayet diye kabul edilmiştir. Böyle olmasına rağmen ilk dönem müfessirlerden bir kısmı, eserlerinde zebercet taşına yer vermiştir. Hatta zebercet metaforu onları İsrâîliyyat kaynaklı rivayetleri aktarmaya kadar götürmüştür. İsrâîliyyat, Yahudi ve Hristiyan geleneklerinden alınan hikâye ve rivayetler olmasına rağmen Yahudilerden aktarılan rivayetlerin fazla olmasından bu adı almıştır. İsrâîliyyat’ın daha çok, Abdullah b. Selâm, Ka‘bü’l-Ahbâr, Vehb b. Münebbih ve İbn Cüreyc gibi şahıslar aracılığıyla tefsir kitaplarına girdiği müşahede edilmiştir. Onların rivayetlerine ilgi gösterenlerin, genellikle ilk dönem müfessirler olduğunu söylemek mümkündür. İbn Abbâs, Ebü’l-Aliye er-Riyâhî, Mücâhid, Dahhâk, Süddî, Rebi b. Enes, Mukâtil, Taberî ve İbn Ebû Hâtım onlardan bazılarıdır. Bazı müfessirler, eserlerine aldıkları İsrâîliyyat kaynaklı rivayetleri tenkit etmiş, bazıları ise hiçbir tenkide tabi tutmadan olduğu gibi kaydetmiştir. Örneğin ilk dönemde kaleme alınan bazı tefsirlerde cennetteki mesken ve köşklerin, Musa ve Harun peygamberlerin ailesinden kalan tâbûtun/sandukanın, Musa peygamberin taşıdığı Tevrat levhalarının, Yemen kraliçesi Belkıs’ın görkemli tahtının, Kafdağı’nın, Babil bölgesindeki Şeddâd’ın sarayındaki sütunların, Kevser havuzunun ve ahirette Allah’ın huzuruna çıkacak müminlerin bindiği bineklerin zebercetten oluştuğu iddia edilmiştir. Mesela Rebi b. Enes, Tevrat’ın yetmiş deve yükü ağırlığında olduğunu, onu sadece Musa ile İsa peygamberlerin yanı sıra Üzeyir ve Yûşâ’nın okuyabildiğini; Süddî ise Sekîne’nin altından bir su tası olup peygamberlerin kalplerinin onda yıkandığını rivayet etmiştir. Bunların yanı sıra Vehb b. Münebbih’in, Kafdağı’nın bütün yerküreyi çevreleyen bir dağ olduğu, İyâs b. Muaviye’nin göğün bir kubbe şeklinde Kafdağı’nın üstünde durduğu, rengini ondan aldığı, göğün ağırlığının dağı baskıladığı, Kafdağı’nın sarsılmasıyla kıyametin kopacağı şeklindeki rivayetleri, bazı tefsir kitaplarında kaydedilmiştir. Zebercet taşının sadece tefsirlerde yer aldığı söylenemez. Mesela Celâluddîn es-Süyûtî, Makâmât adlı eserinde zebercet taşını konuşturmuş, onun dilinden Cebrail’in kanatlarının zebercetle süslendiğini, zebercetin Hz. Peygamber’in parmağındaki yüzük kaşı olduğunu, aynı yüzüğün üçüncü halife Osman b. Affân’ın parmağından kuyuya düştüğünü, ondan sonra fitne kazanının kaynamaya başladığını, Müslümanlar arasında huzur ve barışın yok olduğunu söylemiştir. Bu çalışmada bazı tefsirlerde mevcut olan zebercet eksenli rivayetler ilmî kriterler dahilinde analiz edilerek değerlendirilmiştir.

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.