Abstract

Bu çalışma ile; “sessizlik var mıdır?” araştırma sorusu odağında, okuyucuların; bilimin amaçladığı gibi düşünmeye ve tartışma yapmaya dair aksiyon almalarını sağlamak amaçlanmaktadır. Bu amaçla yapılan çalışmada, argümanı yürütecek dökümanlar derlenmiştir. 
 
 Sesin ortaya çıkmasına neden olan ana olgunun titreşim olduğunu söylemek mümkündür. Ses, bir ajana ait atomların ileri ve geri hareket etmesiyle titreşerek enerji yaymasıyla üretilir. Bu titreşim, katalizörün etrafında bulunan hava, sıvı veya katı formdaki bir ortamı titreştirir ve hareket eden hava, yayılan enerjiyi her yöne taşır. Seslerin müzik tanımı içine girebilmesi; bir sese ilişkin uyumluluk ve anlamlılık algısı, içinde bulunulan topluma göre değişiklik gösterir. Duyulan seslerin müzik mi gürültü mü olduğu, toplum ve kültür bağlamındaki öznel algıdan ibarettir. Toplumların, genetik veya coğrafik bağlamda kendilerine tanıdık gelen sesleri uyumlu ve anlaşılır nitelendirerek müzik olarak algılamaları muhtemeldir.
 Sesin algılanış biçimi; sesin özelliklerini oluşturan süre, yoğunluk ve frekans gibi değişkenleri ayırt etme yeteneğini içerir. Bu özellikler, bireylerin ya da toplumların sesleri yorumlama ve anlamlandırma becerisini geliştirir. Literatürdeki ilgili deneyde, sesin gaz, sıvı, katı gibi bir ortamdan geçen bir titreşim olması nedeniyle dünyada (laboratuvar kaynaklı vakum dışında) fiilen sessiz olan hiçbir yer olmadığı kanıtlanmıştır. Sessizlik olarak betimlediğimiz olgu, kulağımızla duyabildiğimiz ses aralığı dışında kalan seslerdir. Böylece; reel olarak, bugünkü teknolojik imkânlarımız ve beyin kapasitemizle sessizlik diye bir şey olmadığını söylemek mümkündür.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call