Abstract

Bu çalışmanın amacı, yirminci yüzyılın en iyi polisiye romanı ödülünü alan Fransız yazar Gaston Leroux’un Sarı Odanın Esrarı (1908) adlı eseri ile Necip Fazıl Kısakürek’in pek bilinmeyen ve henüz Latin harfleriyle basımı olmayan ilk ve tek polisiye romanı Meşum Yakut’u (1928) polisiye türün kapalı oda tekniği bakımından karşılaştırmaktır. İngilizcedeki karşılığı “locked room” yani “kilitli oda” olan teknik, tam olarak anlamını yansıtmamakla birlikte Türkçede, Fransızca “chambre close”un karşılığı olan “kapalı oda” terimi ile kullanılmaktadır. Bu nedenle herhangi bir kavram kargaşasına yol açmamak için çalışmada da aynı şekilde kullanılacaktır. Yazar açısından polisiye romanın en zor türü olarak tanımlanan bu teknik kullanıldığında, cinayet tamamen kilitli bir odada gerçekleşmekte ve katilin bulunması, olayın gizeminin çözülmesi de aynı oranda güç olmaktadır. Çalışmada yer alan iki romanın ortak özelliği, kapalı oda tekniği ile yazılmış polisiye romanlar olmaları ve birçok açıdan benzerlik göstermeleridir. Bu nedenle iki farklı yazarın aynı tekniği eserlerinde nasıl kullandıkları, romanların benzerlikleri ve farklılıkları üzerinde durularak kapalı oda tekniği açıklanmaya çalışılacaktır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call