Abstract

Hanefî mezhebinin Mu‘tezile karşısındaki konumu ilk dönemlerden itibaren farklı ekollerin bakış açıları çerçevesinde değerlendirmelere, kimi zaman da eleştirilere konu olmuştur. Esasen Ebû Hanîfe’ye ve öğrencilerine itikadî meselelerde muhalefet ettikleri bilinen bu mezhebin Irak’taki bazı fakihleri etkilediği iddia edilmiştir. Irak Hanefîliği olarak ortaya çıkan meşâyih grubunda dördüncü asra kadar ismi geçen bazı isimlerde Mu‘tezile etkisinden bahsedilmiş olsa da bunu teyit eden kesin veriler mevcut değildir. Fakat Ebü’l-Hasen el-Kerhî ve Ebû Bekir el-Cessâs gibi iki önemli usûlcüyle başlayan süreçte Irak Hanefîliğinin Mu‘tezile’nin fikirlerini benimsediği ve bunu usûl eserlerine de yansıtmaktan çekinmediği görülmektedir. Fıkıh usulündeki ilk tartışmalara dikkatle bakıldığında çoğunda Mu‘tezile’nin kelâm eksenli ilim anlayışının tesirini görmek mümkündür. Mu‘tezile, fıkıhla pek de iştigal etmediği halde kelâm tasavvurlarının dayanaklarını oluşturan ve soyut düşüncede bir savunma metodu olarak kullandıkları fıkıh usûlüne yoğun bir ilgi duymuşlardır. Bunun neticesinde onlar tarafından ortaya atılan bazı iddiaların diğer kelâm ekolleri tarafından cevaplanması neticesinde zaman içinde zengin bir usûl literatürü oluşmuştur. Bu süreçte gerek siyaset dolayısıyla gerekse entelektüel birikimleriyle elde ettikleri güç onların diğer mezheplerdeki usûl düşüncesini etkilemesi sonucunu doğurmuştur. Kendileriyle aynı coğrafyayı paylaştıkları Irak Hanefî usûlcüleri H. IV. asırdan itibaren onların kelâm düşüncesinden ve kelâmî ilkelerinin devamı olarak gelişen usûl tartışmalarından ciddi şekilde etkilenmiştir. Bu etkiyi takip edebileceğimiz en önemli isim, eserlerinin çoğu günümüze ulaşan Ebû Bekir el-Cessâs’tır. Kendi ifadelerinde i‘tizâlî ilkelere atıf yapmaktan çekinmeyen Cessâs, sadece kelâmda değil fıkıh usûlünde de ciddi bir Mu‘tezile takipçisidir. Ondaki Mu‘tezile tesiri, sadece aynı görüşleri takip etmesiyle değil, aynı zamanda Mu‘tezile tarafından kabul edilen kelâmî ilkelere atıf yaparak neredeyse aynı üslubu devam ettirmesi dolayısıyla açık bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Burada bir kısmına değindiğimiz temel usûl görüşlerinin yanı sıra, Cessâs’ın bunlara bağlı olarak gelişen çok daha fazla fıkıh usûlü görüşünde Mu‘tezile’den etkilendiği de söylenebilir. Çünkü bahsi geçen temel meseleler alt kırılımlarında birçok detaylı fıkıh usulü görüşüne tesir eden ana konulardır. Çalışmamızın sınırlılığı itibariyle burada sadece çok temel olan ve diğer usûl kaidelerine de tesir edecek bazı usûl görüşleri incelenebilmiştir. Bu kısımlar ve alakalı olduğu diğer konuların tamamı bir arada düşünüldüğünde fıkıh usûlünün kelâmla etkileşim içinde olduğu en şümullü konularla ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Sözgelimi usûlün en önemli üst başlıklarından elfâz bahisleri, beyan teorisi ve kıyas-içtihat tartışmalarının temelini oluşturan illet tasavvuru gibi konuların hacmi usûl eserlerinde ciddi bir yekûn tutmaktadır. Yine kelâm ve usûl disiplinlerinin ortak zemininde gelişim gösteren hüsün-kubuh konusu kelâm mezheplerinin usûle ciddi şekilde tesir ettiği konulardandır. Dolayısıyla bu sınırlı alanda yapılan örneklemeler üzerinden dahî Cessâs’ın usûl düşüncesinde Mu‘tezilî kabullerinin tesirinden bahsetmek mümkündür. Bu iddiayı destekleyen diğer bir gösterge H. V. asırda Cessâs’ın da benimsediği Irak-Mu‘tezile usûl görüşlerine Maverâünnehir bölgesinde gösterilen tepkilerdir. Gerek Semerkant gerekse Buhara usûl düşüncesini takip eden usûl âlimleri isim vermeksizin onun tercihleriyle ilgili bazı tasarruflarda bulunmuşlardır. Bu esnada da ilgili görüşlerin i‘tizâlî düşünceye yakınlığına dikkat çekmiş ve mezkûr usûl yaklaşımını tenkit etmişlerdir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call