Mimarlık Sanatının Yazınsallıktaki Yansımasına Özgün Bir Örnek: "Elveda Venedik" Novellası

Abstract

Teknolojinin gelişmesinin ardından mimarlık düşüncesi yapım tekniklerinin ötesine taşarak kuramsal, yazınsal ve estetik alanlara yönelmiştir. Bunun neticesinde mimarlıkta yazınsallık ön plana çıkmıştır. Bu, tasarım projelerine yazılı açıklamalar getirmekten ibaret bir durum değildir. Bilakis mimarlık yazını ya da mimarlık edebiyatı adını verebileceğimiz bir alan ortaya çıkmıştır. Söz konusu mimarlık edebiyatına örnek olabilecek yazar, düşünür ve edebiyatçılar akademik alanda dikkatle incelenmeye başlamıştır. Bu tür yapıtlar koyan yazar Hikmet Temel Akarsu’nun son dönem eserlerinde arka planında mimari platoların yer aldığı duygusal hikâyeler tema edinilmektedir.
 Yazarın “Elveda Venedik” adlı novella’sı Venedik’te yeniden bir araya gelen “ben anlatıcı” mimar ile geçmişte ilişkiler yaşadığı iki akademisyen kadın arasında geçen, mimari duygunun ön planda olduğu bir aşk üçgenini anlatıyor. İtalya’nın Bologna ve Venedik kentlerinde süregiden olay örüntüsüne yazarın yetkin mimarlık görgüsü ile aktardığı betimlerle tanık oluyor ve çarpıcı bir şekilde bu tuhaf aşk üçgenine dâhil oluyoruz. Bu sayede mimarlık sanatına dair özgün ve içerikli bir gözlem ve duyguyu edinmemiz mümkün olabiliyor.
 Hikmet Temel Akarsu’nun bu kitapta yoğun mimari ve insani duyguları bütünleştirerek apayrı bir estetik zemin yaratmaya çalıştığı görülmektedir. İtalya’daki mimariye ve eski sevgililerine olan aşkını novella aracılığıyla anlatmıştır. Bu şekilde biz mimarlara hem farklı bir bakış açısı hem de romantik bir hikâye sunmuştur. Yazarın Elveda Venedik ve benzeri novella’larında bu duygusal zenginliğe ulaşmanın muhtelif öyküleri mimarlık sanatına dair zenginlikler aracılığıyla verilmektedir. Dolayısıyla yazarın Elveda Venedik ve benzeri türde yazmış olduğu diğer novella’lar, kent ve mimariyle ilgili okurlar için değer ve önem taşıyan kısa, öz ve yoğun birer edebi eser olarak ilgiye ve incelenmeye değerdir.