Abstract
Fotoğraf, hayatımıza girdiği andan itibaren kendine önemli bir yer edinmiş ve kısa sürede yaygınlaşmıştır. Günümüzde fotoğraflar aracılığıyla bir imge patlaması yaşanmaktadır ve fotoğraf neredeyse bir dil kimliği kazanmıştır. Bugün artık fotoğrafçının görme biçimi, kameralar, bilgisayar programları gerçekle temasın yanı sıra iç dünyamız¬la, beğeni ve seçimlerimizle, politik, düşünsel, toplumsal, sanat¬sal ve estetik tercihlerimizle de bağ kurmaktadır. Sanat, hayal gücünün bir ifadesidir ve çeşitli malzemeler kullanarak insanları etkileyecek biçimde estetik anlatımlar ortaya koymayı hedefler. Fotoğraf, ortaya çıkışından beri estetik arayışı içerisinde ve duyularla algılanan, güzeli arayan bir sanat dalıdır. Bu sebeple fotoğraf yoluyla ortaya konulan yaratıcılığı, araç gereçlerin başarısı olarak görerek fotoğrafçıyı bu başarının dışında bırakan düşünce yerinde değildir. Fotoğrafın dijitalleşmesi ile her gün milyonlarca fotoğraf internette dolaşıma girmektedir. Fotoğrafların teknolojik gelişmelere bağlı olarak kolay paylaşılması ve çoğaltılması, hukuka aykırı kullanımının ortaya çıkma ihtimalini de artırmıştır. Eser niteliği taşıyan veya taşımayan bir fotoğrafın ya da kişinin kendi fotoğrafının üçüncü kişilerce hukuka aykırı kullanımı ile ilgili pek çok dava mahkemelerin önüne gelmiştir. Makalede doküman analizi yöntemi ile bu nitelikteki fotoğrafların hukuka aykırı kullanımının nasıl değerlendirildiği ve yaptırımın ne olduğu konusunda Yargıtay kararları üzerinden bir inceleme yapılmıştır. Bu inceleme sonucunda genel olarak, hukukumuzda kişinin kendi fotoğrafının, kişiliğinin bir parçası olarak korunduğu, çekilen fotoğrafların ise eser niteliğine haiz olup olmadığına göre değerlendirildiği, eser niteliğinin tayininde FSEK hükümlerinin göz önünde tutulduğu görülmüştür.
Published Version
Talk to us
Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have