Abstract
Doğayı, evreni, Tanrı’yı ve kendini anlama ve anlamlandırma arayışında, insanlara uzun bir süre boyunca rehberlik eden mitik anlatılar, bilinmez bir dünyanın gizemini çözen şifreler niteliğindedir. Mitik anlatıların en çarpıcı içeriklerinden biri de insan ve göğe ait olağanüstü türler arasındaki ilişkilerin getirdiği soy (gen) saflığının bozulması ve bunun sonucunda oluşan varlıklar ile bunun dehşet verici sonuçlarıdır. Uyumlu olmayan genlerin birbirine karışması ile insanın yaşam alanına uygun olmayan tür ve varlıkların ortaya çıkmasına dair anlatılar kutsal kitaplarda ve çeşitli milletlerin mitlerinde yer almaktadır. Dünyanın farklı toplumlarının kültür ve inanç dünyasında dikkat çeken bu anlatının benzeri, Türk kültüründe de yer almaktadır. Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Dede Korkut hikâyeleri bu anlamda bize değerli bir örnek vermektedir. Söz konusu hikâyelerde yer alan “Basat’ın Depegözi Öldürdüği Boy” başlıklı anlatıda, göksel varlıklardan peri kızı ile Oğuzların çobanının ilişkisi sonucunda doğan “Tepegöz” adında bir ara türden bahsedilir. Söz konusu anlatıda, genetik olarak uyumsuz bu iki türe ait genlerin birleşmesi sonucu doğan Tepegöz’ün insanlara çok büyük eziyetler çektirdiği, onların yaşam kaynaklarını tüketip ardından insanlarla beslenen bir yamyama dönüştüğüne dair çarpıcı bilgilere yer verilir.
Published Version
Talk to us
Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have