Abstract

Peyami Safa’nın Server Bedi müstearıyla yayınladığı Cingöz Recai, Türk edebiyatının en uzun soluklu polisiye serisidir. Serinin başkahramanı Cingöz Recai’de narsistik kişiliğin özellikleri tespit edilmiştir. Çalışmamızın kuramsal çerçevesini oluşturan Sigmund Freud ve Jacques Lacan’ın psikanalitik kuramlarında, çocuğun anneyle olan sembiyotik tümgüçlü ilişkisi, ilk nesne olan “baba”nın kastrasyon yasasıyla sonlanıp yeni bir biçim almak zorundadır. Freud’a göre erkek çocuğun yaşadığı “iğdiş korkusu”nun çözümü anneden sembolik bir ayrılış ve babayla özdeşleşmedir. Lacan’ın psikanalitik kuramında, annenin en büyük arzusunun fallus olduğunu fark eden çocuk-özne, başta annesinin eksiği/arzusu “fallus” olma iddiasındadır. Zamanla, hiçbir zaman Öteki’nin (Autre) arzusu olamayacağını anlayan çocuk, “eksik” (manque) olduğunu kabul etmelidir. Lacan’ın kuramında, babanın adı/yasasını (le nom du père) tanımak, çocuk-öznenin “eksik” olduğunu kabul etmesinin ilk adımıdır. Erkek çocuğun annesi için bir “fallus” olma isteği, yetişkin narsisizmin tohumunu atar. Babanın yani sembolik olarak toplumun yasasını tanımayan narsistik erkek, tümgüçlü dünyasından kopmak istemez. Cingöz Recai serisinin bütün romanlarında başkahraman, Oidipus öncesine ait narsistik tümgüçlü bir konumdadır. Çalışmamızda Peyami Safa’nın Server Bedi müstearıyla yazdığı sekiz romanın başkahramanı Cingöz Recai’nin narsisizminin yansımaları erkeklik kurgusu bağlamında ele alınacaktır. Freud ve Lacan’ın başta olmak üzere Heinz Kohut ve Otto Kernberg gibi narsisizm üzerine önemli çalışmalar yapmış psikanalistlerin kuramlarından yararlanılacaktır. Çalışmaya Cingöz Recai serisindeki hikâyeler dâhil edilmemiştir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call