Abstract

Augustinus erken dönem Hıristiyan düşüncesinin en özgün teolog-filozoflarından ve Hıristiyan ortodoksisinin kurucu isimlerinden birisidir. Onun felsefe tarihindeki özgünlüğü hem kendisinden önceki kilise babalarından hem de Platon ve Yeni Platoncu felsefeden yola çıkarak felsefe ile Hıristiyanlık arasında güçlü ve tutarlı bir sentez oluşturma çabasından kaynaklanmaktadır. Bu sentezleme çabasında Augustinus’un felsefe ve özgür düşünce karşısında dine ve inanca öncelik tanıdığı, hatta din karşısında felsefeyi araçsallaştırdığı ve bu yolla dinsel bir idealizm kurduğu ifade edilir. Bu doğrudur; ancak mesele siyasete geldiğinde farklılaşmaktadır. Her ne kadar savunuculuğunu yaptığı dinsel idealizmi gereğince, iki önemli başyapıtından birisi olan De Civitate De (City of God) adlı eserinde geliştirdiği görüşlerde onun devlet karşısında kiliseye öncelik tanıdığı ve teokratik devlet tasarımının temellerini attığı hem felsefi literatürde hem popüler kültürde sıklıkla ifade edilse de bu, gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Eser bir bütün olarak incelendiğinde Augustinus’un Yeryüzü Devleti ve Tanrı Devleti şeklindeki ayrımı kavramsal düzeyde kullandığı ve devleti beşerî temellerde yapılandırmak suretiyle din-dışı bir siyasal sistem önerdiği anlaşılmaktadır. Bu makalede bu iddianın temellendirilmesi ve Augustinus’un, -genel kanının aksine- dinsel bir devlet tasarımının savunuculuğunu yapmadığının gösterilmesi amaçlanmaktadır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call