Abstract

Orta çağ İslâm düşüncesinde bilim çalışmalarına katkı sunan ve bir bilim felsefesi oluşturmaya çalışan önemli filozoflardan biri de Fârâbî’dir (öl. 339/950). Bilim anlayışını, mantığın ilkelerine dayandırmıştır. Bilim konusunu epistemolojik ve metafiziksel bütünlük içerisinde değerlendirmeye çalışmıştır. O, dinî ilimler ile aklî ilimleri kendi sınırlılıkları içerisinde bir bütün olarak ele almıştır. Nitekim İhsâü’l-ulûm (İlimlerin Sayımı) adlı eserinde ilimlere ilişkin yapmış olduğu sınıflandırma onun bilim ve felsefe tasavvurunu en iyi yansıtan örneklerdendir.Bu çalışmada kısaca Ahkâmü’n-nücûm şeklinde ifade ettiğimiz “Makale Ebi Nasr el-Fârâbî fi ma yasihhu ve mâ lâ yaṣiḥḥu min aḥkâmi’n-nücûm” risalesi bağlamında Fârâbî’nin bilimsel araştırma anlayışı değerlendirilmiştir. Bahse konu olan bu değerlendirme astronomi bilimi ile astroloji sanatının ayrımı konusunda Fârâbî’nin kullandığı felsefî ve mantıkî argümanlar üzerinden onun yöntem anlayışını izah etmektir. Çalışmanın temel örgü-sünün ise bu iki disiplinin bilimsel niteliklerinin mukayesesinde ve konunun izahında kriter olarak öne çıkan kıyas, tümevarım, örneklem, tecrübe ve nedensellik kavramları etrafında şekillendiğini söyleyebiliriz.Fârâbî, yıldızlar bilimini (İlmu’n-nücûm) nazarî felsefenin bir alt disiplini olan matematik/teâ‘lîmi bilimler başlığı altında ele alır. Yıldızlar bilimi kavramının iki ilim için ortak kullanıldığını belirtir. Bunlardan biri; a) Yıldızlardan çıkarılan hükümler ilmi (İlmu ahkâmi’n-nücûm). Bu ilim astroloji olarak isimlendirilir. Yıldızların gelecekte olacak olaylar ile şu andaki insanî birtakım durumlara işaret etmesini inceleyen bir sanattır. b) Talîmî yıldızlar ilmi (İlmu’n-nücûmi’t-teâ‘lîmî). Bu ilim ise astronomi olarak isimlendirilir. Bu ilim gök cisimlerinin şekillerini, hareket türlerini, kozmik konumlarını, kütle ve ağırlık hesaplamalarını, yer küreyi, iklimler ve bunlarla ilişkili olarak yer-yüzü şekillerini kendine konu edinir. Dolayısıyla Fârâbî konusu bakımından değerli olan, öğrenilmesi ve öğretilmesi teşvik edilen bilimin Talîmî yıldızlar ilmi (İlmu’n-nücûmi’t-teâ‘lîmî) olduğunu belirtir. Bilimsel anlayışla uyumlu olmayan ve tezat teşkil eden Astroloji sanatının geçersiz kabul edilen önerme ve çıkarımlarından da uzak durulmasını önerir.Risaleyi önemli kılan husus, özelde astroloji genelde ise diğer bilimlerdeki araştırmalarda takip edilecek bir yöntem teklif etmesidir. Zira o, astroloji sanatında olduğu üzere ortaya çıkan birtakım felsefî ve mantıksal hataların temel sebebini işlevsel bir yöntembilimden uzak olmakta görür. Fârâbî’ye göre araştırma yapacak kişilerin öncelikle felsefî formasyona ve yetkin bir tabiata sahip olmaları gerekir. O, bu alandaki araştırma yönteminin felsefî bilgi ve mantık ilkeleri üzerinden temellendirilmesinin gerekli olduğunu söyler. Çünkü ona göre bu ilkeler bilinmeden geçerli ve doğru bir yargıya ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla kıyas ve kıyasın uygulandığı sanatlar-dan burhanın bilinmesinin önemine vurguda bulunur. Zira bir bilim alanında araştırmacıyı hataya sevk eden olumsuzluklardan biri de kişinin zorunlu kesin kanıt olmayanı burhanmış gibi kabule yönelmesidir.Fârâbî, astroloji sanatıyla uğraşanların, “benzerler ortak yargıyı paylaşırlar” ilkesinde yaptıkları mantıksal ihlallere de dikkat çeker. Bir şeyin herhangi bir niteliğinin bir başka şeyin niteliğiyle benzerlik göstermesi, tüm o şeylerin özü ve mahiyeti itibariyle de diğer şeye benzemesini gerektirmeyeceğine işaret eder. Fârâbî ontolojik müsâvât ilkesine de vurguda bulunarak mümkün iki eşitten birinin diğerinden daha üstün olamayacağını belirtir.Bu bağlamda yöntembilim açısından akıl yürütme formlarından örneklem ve tümevarım metodunun uygulanmasında birtakım ilkelere dikkat edilmesi gerektiğini söyler. Fârâbî tümevarımdan elde edilen tümel yargının zorunlu kesin bir bilgi niteliği taşımadığını belirterek bu konuda düşülen hataya dikkat çeker. Tecrübî bilginin yöntembilim açısından epistemik değerini tartışarak astroloji açısından bize sağlayacağı sonuçları ortaya koymaya çalışır. O, geleceğe dair astroloji ilminin verileri üzerinden hayatı determine etmenin yaratacağı ahlakî, dinî ve toplumsal sorunlara dikkat çeker. Dolayısıyla Astroloji ilminin geleceğe dair mümkün önermelerin sonuçlarına ilişkin vermiş olduğu yargıyı geçersiz kabul eder. Metafizik bir esas olarak nedensellik ilkesi perspektifinde astroloji sanatıyla uğraşanların tutarsızlığını ve yanlış çıkarımlarını fizikî determinizm anlayışıyla yorumlayarak “rastlantı/ittifakî” ve “mümkün meçhul” kavramlarıyla beraber değerlendirmeyi tercih eder.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call