Fârâbi’nin devletinde en onemli konumda bulunan kisi kuskusuz ilk baskan ve onun yerine gececek baskandir. Bu calismada Fârâbi’nin ilk baskandan sonra devleti yonetmek uzere dusundugu baskan hakkinda soylediklerinin, Islam’da yonetim soz konusu oldugunda akla ilk gelen isim olan Hz. Omer’den hareketle degerlendirilmesi hedeflenmistir. Bu sebeple once Fârâbi’nin ilk baskan ve sonrasinda yerine gececek baskan ile ilgili goruslerine yer verilmis ardinda da bu sartlarin Hz. Omer’de ne sekilde somutlastigi arastirilmistir. Fârâbi, siyaseten karisikligin oldugu bir donemde yasamistir. Bu yillar Islâm âlemi icin oldukca kotu yillardi. Yonetim acisindan bakildiginda Abbasilerin zayifladigi, her emirligin kendi bolgesinde bagimsizligini ilan ettigi, isyanlarin ciktigi hatta Abbasi hilafet merkezinin istila edildigi bir zamandi. Boyle bir zamanda Fârâbi’nin, Islâm devletinin kaybettigi konumu kazanarak cozulen Islam birliginin yeniden tesisi icin ideal devlet baskanini aradigi dusunulebilir. Fârâbi’ye gore erdemli devletteki yetkinlik veya eksiklik noktasinda en onemli rolu baskan oynamaktadir. Baskan fazil oldugunda devlet de fazil, baskan kusurlu oldugunda devlet de kusurlu olmaktadir. Buna gore mutluluga goturecek yolu gosteren fazil devletin fazil baskanidir. Fazil baskanin en son hedefi toplumu mutluluga ulastirmaktir. Dolayisiyla toplumun mutlulugunun teminati baskan olmaktadir. Fârâbi, teorisini ortaya koydugu ideal devletin Islâm devletinin ilk yillarinda yasanmis olan pratikteki varligindan da haberdardir. Bu devlet, temelleri Hz. Muhammed tarafindan atilan ve Onun halifelerinden Hz. Omer doneminde de kurumsallasan yapisiyla Islam devletidir. Bu yonuyle Fârâbi, Platon’un etkisiyle Ilk Baskan’in filozof olmasi gerektigini, icinde yasadigi Islam kulturunun etkisiyle de Peygamber olmasi gerektigini ifade etmistir. Fârâbi, erdemli devletin en onemli kisisi olarak yer verdigi Ilk Baskan’i; Filozof, Melik, Reis-i Evvel, Kanun Koyucu ve Imam gibi isimlerle ifade eder. Ve ona gore bu isimlerin hepsi ayni anlama gelir. Fârâbi’nin, erdemli devletin yoneticisi icin kullandigi bu ifadelere bakildiginda, nasil bir yonetim arayisinda oldugu ve bu yonetimde nasil ozelliklere sahip kisilerin baskan olacagini tasarladigi rahatlikla anlasilabilir. Fârâbi’ye gore baskanin sahip olmasi gereken temel niteliklere ayni zamanda ona tabi olan toplum da sahip olmalidir. Toplum da hikmet bilgisini elde etmeye calismali, cahil toplumun nitelikleri olan bedeni hazlari amac olarak gormemelidir. Toplumun erdemli olmasi icin erdemli gorus ve davranislarin topluma yerlestirilmesi ilk baskanlikla saglanirken, korunmasi ve devam etmesi geleneksel baskanlikla saglanmaktadir. Fârâbi, Ilk Baskandan sonra onun yerine gececek baskana “Meliku’sSunne” demistir. Meliku’s-Sunne, onceki yoneticilerden alinmis yazili kanunlarla devleti yoneten ve onlarin gelenegini takip eden baskandir. Fârâbi’ye gore Meliku’sSunne, en azindan hikmet sahibi olmali ve kendinden once uygulanan kanunlardan daha uygun olani gordugunde oncekilerin uygulamalarinda degisiklik yapabilmeli, yeni kanunlar koyabilmelidir. Iste bu sekilde yoneticilik yapanlara en guzel ornek olarak, sahip oldugu ozellikler ve sergiledigi yonetim tarziyla, Fârâbi’nin ideal yonetici tipi olarak dusundugu Hz. Omer’i hatirlatmaktadir. Hz. Omer sahip oldugu ozelliklerle arzulanan bir yonetim seklini uygulamistir. Bir lider olarak Hz. Omer, Muslumanlari kurumsal devlet gucune kavusturmus, medeniyetin temelini olusturan etmenlerin ortaya cikmasini saglayan kurumlasma icin onemli uygulamalarda bulunmus ve bu inkilâplar, sonraki zamanlar icin de yol gosterici ve kalici olmustur. Kuskusuz Hz. Omer; din ve imandaki kemali, hakki kabul ederek haksiz oldugunu gormesi durumunda hemen hakka donmesi, Allah’a hesap verecegi bilinci icerisinde hakki her seyden ustun tutmasi, iradesi ve sahsiyetindeki kemali, zuhdu ve dunyaya ragbet etmemesi, sabri, heybeti, comertligi, cesareti gibi ozelliklerle dikkat ceken, tarihte adaletiyle temayuz etmis en buyuk liderlerden biridir. Hz. Omer, kendinden onceki iki yoneticinin deneyimlerini gorme imkânina sahip olmus ve yoneticiligi esnasinda buyuk olcude bu deneyimlerden istifade etmistir. Yeni durumlarla karsilastiginda toplumun ihtiyaclarina uygun cozumler uretmistir. Hz. Omer sadece Hz. Muhammed’i degil, diger devlet ve kralliklardaki kanunlari ve idare usullerini de ogrenmis ve bunlardan kabule sayan olanlari da benimsemis bir liderdir. Bu da onun “geleneksel baskan” (melik es-sunne), yani kendinden onceki ilk baskanin koydugu esaslar cercevesinde hareket eden bir baskan oldugunun ve onun yolundan gittiginin bir delilidir. Toplumun erdemli olmasi icin erdemli gorus ve davranislarin topluma yerlestirilmesi ilk baskanlikla saglanirken, korunmasi ve devam etmesi geleneksel baskanlikla saglanmaktadir. Hz. Omer’in hilafeti, Islam devletinin istikrara kavusmasi ve genis bir alana yayilmis olmasi ile Islâm ummetinin ustunlugunu gostermesi acisindan sembol bir donemdir. Bununla birlikte bir devlet idaresinden beklentileri karsilamasi bakimindan da hemen her kesimin kabul ettigi bir yonetim surecidir. Iste bu calismada Hz. Omer’den ikinci baskan olarak soz etmemizin nedeni, ilk baskan olan Hz. Muhammed’in vefatindan sonra -ilk olarak Hz. Ebubekir halife olsa bile- onun yerine gecerek her yonden devleti gelistirmesi ve insanlari yonetme siyasetinin, Allah’in kitabi ve Resulunun sunneti uzerine olmasi nedeniyledir. Hz. Omer, fetihlerle genisleyen Islam topraklarinda idari, sosyal, iktisadi ve askeri bakimdan tarihe damga vuracak gelismelere sahne olacak bir devletin baskani olmustur. Fârâbi’nin Ilk Baskan’dan sonra yerine gececek Ikinci Baskan’da aradigi hikmet, ilim, oncekilerin yoluna uyma, iyi bir gorus sahibi olma, halki irsat ve savas islerinde sebat uzere bulunmalari gerektigi seklindeki ozelliklerin, feraset, zekâ, cesaret ve bilgelik olarak Hz. Omer’de oldugu rahatlikla soylenebilir. Ayrica oncekilerin yoluna uyma hususunda da Hz. Omer’in son derece hassas davrandigi bir gercektir.