Birinci Dünya Savaşı henüz devam ederken, Amerika’nın, Almanya’ya savaş açması nedeniyle dolaylı olarak kesilen Osmanlı İmparatorluğu-Amerika Birleşik Devletleri (ABD) diplomatik ilişkileri, savaş sonrasında da uzunca bir süre rayına oturtulamamıştır. Özellikle Lozan Müzakereleri esnasında Türk-Amerikan heyetleri arasında imzalanan antlaşmaların Amerikan Senatosu’nda onaylanmaması, iki devletin ilişkilerini resmi kanaldan geliştirebilme imkânına ket vururken belirli bir süre ancak Amiral Bristol gibi tanınmış şahsiyetlerin çabalarıyla yol alınmaya çalışılmıştır. Mevcut durum, 1927 yılındaki nota teatisi [modus vivendi] ile kısmen çözülürken, ilk büyükelçilerin atanması ve sonrasında gerçekleştirilen diplomatik çabalar, iki devlet arasında ekonomik ve siyasal alanda yeni bir sürecin başlamasına katkı sağlamıştır. ABD ile olumlu ilişkilerin kurulmaya çalışıldığı bu süreç, Türkiye’nin aynı zamanda askeri ve sivil havacılık kabiliyetini geliştirmeye çalıştığı bir döneme tekabül etmiştir. Gerçekten de havacılığın önemi, henüz ilk dönemlerden itibaren anlaşılsa da özellikle maddi yetersizlikler ve on yıllık savaş dönemi nedeniyle esaslı düzenlemeler hayata geçirilememiştir. Yeni devletin kuruluş sürecinde havacılığa, hem önemli bir beka unsuru hem de ülkenin iç ve dış bağlantısını sağlayacak modern bir irtibat vasıtası gözüyle bakılmış ve bir program dahilinde geliştirilmesi için yoğun çaba sarf edilmiştir. Öte yandan uçak ve motor imalinin yurt içerisinde yapılmasından, havayolu taşımacılığının milli bir havayolu şirketince gerçekleştirilmesine kadar hayli kapsamlı ve önemli bir mali kaynak gerektiren bu programın o an için ancak bu konuda teknik deneyimi olan yabancı ortaklıklarla yürürlüğe sokulabileceği düşünülmüştür. Bu kapsamda Alman Junkers Flugzeugwerke A.G firması ile Kayseri’de bir uçak fabrikası tesis edilmiş, bazı Avrupalı havayolu şirketlerine ise ülkenin dış bağlantılı havayolu taşımacılığı için imtiyaz verilmiştir. Söz konusu girişimler, savaş sonrası Türk havacılığının gelişimi açısından son derece önemli birer kilometre taşı olmakla birlikte kalıcı olamamıştır. 1920’li yılların sonuna gelindiğinde Hükümet’in havacılık alanındaki yarım kalan işlerin tamamlanması adına mal ve hizmet arayışı, ilişkilerin hızla geliştiği bir süreçte gözlerin okyanus ötesine çevrilmesine yol açmış ve nihayetinde yapılan girişimler ilk meyvesini, Türk Hükümeti ile Amerikan Curtiss-Wright Şirketi arasında yapılan iş birliği anlaşması ile vermiştir. 23 Kasım 1931 tarihli anlaşma gereğince Kayseri Tayyare Fabrikasının Amerikalı uzmanların nezaretinde tekrardan faaliyete geçirilmesi, Amerika’dan sipariş edilen bir kısım uçağın imalat ve montaj işlemlerinin fabrikada gerçekleştirilmesi, ülkede motor üretim imkânlarının incelenmesi ve havayolu taşımacılığının yeniden düzenlenmesi konularında mutabakat sağlanmıştır. Sonraki süreçte anlaşmada belirtildiği gibi önce fabrikaya işlerlik kazandırılmış ardından da 1932 yılı içerisinde siparişi verilen ilk uçakların imalat/montaj ve muayene işlemlerine geçilmiştir. Bu esnada Şirket’in görevlendirdiği havayolu uzmanları ülkeye gelerek çalışmalarına başlamışlar ve bu çalışmalar doğrultusunda yine Şirket tarafından temin edilen uçak, pilot ve teknisyenler vasıtasıyla Türk Hava Postaları adına ilk yurt içi hava taşımacılığı seferleri düzenlenmeye başlamıştır. Curtiss-Wright Şirketi ile yürütülen, yaklaşık yedi senelik işbirliği süresince 54 uçak envantere dahil edilmiş, çalışanlara yurt içi/dışı eğitimler verilmiş ve sivil hava taşımacılığının temelleri atılmıştır. Bununla birlikte bir kısmı Şirket’in kendisinden, önemli bir kısmı da 1930’lu yılların ortalarına doğru değişen ekonomik ve siyasal konjonktürden kaynaklanan olaylar, Hükümet’i farklı tercihleri değerlendirmek durumunda bırakmış ve işbirliği son bulmuştur. Bu çalışmada, genellikle iki savaş arası dönem hava harp sanayisinin gelişimi bağlamında daha çok teknik yönüyle ele alınan Curtiss-Wright Şirketi ile yapılan iş birliği, aynı dönem iki ülke arasında gelişen ilişkiler açısından da irdelenerek konuya ilişkin bütüncül bir perspektif ortaya konulmaya çalışılmıştır.