Din, çevre, gelenek, ihtiyaç ve karakter insanın beslenme alışkanlıklarının çerçevesini belirler. Bu bağlamda Kur’an beslenme konusuna özel bir önem hasreder. İlgili alanın öne çıkan kelimelerinden biri rızıktır. Rızık, Allah'ın canlılara faydalanmaları için verdiği şeylerdir. Geniş anlamıyla çocuklar, eş, eylem, bilgi, hikmet bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu çalışmada, içinde rızık kelimesi geçen Bakara suresi ayetleri dil-belagat bakış açısıyla incelenerek konunun ayrıntılı verilerine ulaşılmak hedeflenmiştir. Her dilde bulunan ancak Arap dilinin karakteristiği gereği daha da özel hâle gelen cümleleri oluşturan kelimeler, kelimelerin formları, cümlenin dizgisi, ifade yolları ve üslup anlamın belirlenmesinde önemlidir. Çalışmada esas alınan belagat nüktelerinin tespitinde öncelikle karşılaştırma yöntemi uygulanmaya çalışılmıştır. Bu yöntemde ayetler, cümle ve kelimeler, bağlantılı diğer ayet ve muhtemel/kurgusal cümlelerle farklı dilsel boyutlarda karşılaştırılarak aralarındaki farklar belirlenmiş; daha sonra çıkarılan sonuçlar ilgili metin üzerinde uygulanarak sağlaması test edilmiştir. Kur’an üslûbunda yer alan her dil yapısına dikkat etmek ve anlam görevini araştırmak Kur’an’ı anlamak için elzemdir. Bu tarz okumada dil unsurlarının varlığı kadar, yokluğu da dikkate alınmalı ve anlamın belirlenmesinde etkin olarak kullanılmalıdır. Kur’an’da geçen kelimeler sadece zikredilmemekte; varlığı-yokluğu, birlikte kullanıldığı kelimelerin yapısı ve metnin bütünü, verilmek istenen mesajın önemli ve farklı bir yönünü oluşturmaktadır. Bu makalede belirtilen yöntem çerçevesinde Bakara suresinde içinde rızık kelimesinin geçtiği on ayet incelenmiştir. Uygulama şekilleri, belirtilen yöntemin anlaşılması için belli oranda örnekler sunmaktadır. Rızık kavramıyla ilgili genel toplum hayatına yansıyan yönüyle çeşitli veriler elde edilmiştir. Gıdalarda aranan temel özellikler sağlıklı, lezzetli ve hem bizatihi hem de edinim yolu olarak helâl olmalarıdır. İnsan bünyesinin gıdalardan hoşlanması çeşitli etkenlere göre farklılık gösterebilir. Ancak gıdayla ilgili getirilen yasaklamalar, makul, bilimsel veya itikadi gerekçelere dayanır. Konunun ahlaki ve felsefi boyutları, söz konusu gerekçelerin arka planında daima mevcuttur. İnsana tevdi edilen görevlerden biri de, dünyada kendisine tanınan imkân ve kabiliyetler çerçevesinde rızkı elde etme ve varsa sorumlu oldukları kişilere, canlılara ve diğer ihtiyaç sahiplerine dağıtmasıdır. Rızkın varlık sebebini dikkate alarak faydalanmak, edinim yolunun yasal ve ahlâkî olmasını gözetmek imanın gereğidir. Meşru yoldan edinim, edindiklerini paylaşım ve dağıtım işi, öncelikle vicdan duygusuyla ilişkilidir. Bundan dolayı hayvanlara, bitkilere, diğer insanlara rızık olarak verilen şeylere tasallut etmek imanın doğasında bulunmamaktadır. Bu açıdan infak, rızk kavramının anlaşılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Kur’an insanın rızkın dağıtımında âdil ve cömert bir tutum sergilemesi isteğini güçlü bir şekilde belirtmektedir.
Read full abstract