Ever since Modernist and Capitalist systems started to steer human life, critical approaches towards these two phenomenon have treated as subjects in literary works. In such literary works, which question human being's perception of ethics, the relationship between power and person brings along the options of being included in the system and rejecting it. Standing against the "inevitable ending" which turns human being into an automat defined as "a bureaucratic steel cage" by Weber, Marx has relatively more optimistic attitude about the possibility of human to escape from the system.In his theatre play titled Gizler Çarşısı, Turgay Nar narrates how human is corrupted through violence and control methods of power within the scope of hierarchical relations in the world. Messages that the author aims to give to readers/audience may differ in almost every stage; yet the main theme can be read as tragedy of human being which keeps to be objectified in front of the power. The strength behind money and power ensures a control over crowds via violence, memory impairment and amnesia. The author ironically narrates how humanbeing comes into power and then systematically puts pressure on the same species in order to disidentify them and include them into the system. Accordingly, civilization does not prevent humanbeing's insanity; the one who feeds this wild order and sacrifices oneself to it is nothing else than humanbeing. In the work, it is also emphasized that humanbeing is going to face "blinding and corruption" as soon as the questioning about the world comes to an end.In his work titled Gizler Çarşısı, Turgay Nar ironically narrates how Beşikçi, an ordinary citizen, is systematically desensitized by the power and turned into a beast that does not hesitate to kill even his own child, through symbolical characters. ÖzetModernizm ve Kapitalizm sisteminin insanoğlunun hayatına yön vermeye başlamasıyla bu iki olguya yönelik eleştirel yaklaşımlar, edebî eserlerde sıkça işlenmiştir. İnsanın etik algısının da sorgulandığı bu tür eserlerde iktidar-birey arasındaki ilişki, sisteme dâhil olma veya sisteme karşı çıkma tercihlerini de beraberinde getirmektedir. Weber’in “bürokratik demir kafes” olarak tanımladığı ve insanın bir otomat haline dönüştürüldüğü “kaçınılmaz son”a karşı çıkan Marx; insanın sistemden uzaklaşabileceği konusunda daha iyimser bir tavır sergiler.Turgay Nar, Gizler Çarşısı adlı tiyatro metninde insanın dünyada hiyerarşik ilişkiler sarmalında iktidarın şiddet ve kontrol yöntemleriyle nasıl çürümeye uğratıldığını anlatır. Yazarın, okuyucuya/seyirciye vermek istediği mesajlar, hemen her sahnede değişse de ana tema iktidar karşısında nesneleşen insanın trajedisi olarak okunabilir. İktidar ve paranın gücü, kalabalıklar üzerinde şiddet, unutkanlık, hafıza kaybı gibi vasıtalarla denetim sağlar. Yazar, insanın iktidara geldikten sonra hemcinsi üzerinde sistematik bir baskı kurarak onu kimliksizleştirip sisteme dâhil ettiğini ironik bir tarzda bu eserinde işler. Buna göre, uygarlık, insanoğlunun cinnetini durduramamıştır; bu vahşi düzeni emziren ve kendini ona tutsak/kurban eden de insanın kendisidir. Eserde, dünyayla ilgili sorgulamanın kesildiği an insanın “körleşme ve çürüme”yle karşı karşıya kalacağı tehlikesi de dile getirilir.
Read full abstract