(726-843) seneleri arasında iki farklı şekilde ortaya çıkan İkonoklazma Dönemi, Bizans’ın ve Bizans imparatorlarının “yönetim ile kilise” ilişkisi bağlamında yaşadığı toplumsal, siyasal, ekonomik ve dış güçlerden kaynaklanan sorunları da kendi içerisinde barındırdığı kargaşa dönemidir. Bizans ile Batı kilisesinin birbirinden ayrılmasıyla ikon sanatı ve kültürü, Ortodoks dünyasında önem arz etmeye başlamıştır. Bunun sonucunda yaşanan İkonoklazma Dönemi, Bizans kiliseleri için bir dönüm noktası olmuştur. Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden sanat dünyası açısından önemli bir yer teşkil etmekte, dini ve simgesel olarak bulunduğu şehre değer katmaktadır. Kilise olarak inşa edilen, ardından camiye çevrilen ve sonradan müze olarak düzenlenen yapı; simgesel önemini günümüzde de korumaya devam etmektedir. 726’da tüm ikon ve heykellerin Ayasofya’dan kaldırılması sonrasında, günümüze kadar gelebilen insan sureti tasvirlerini içeren mozaiklerin tümü, İkonoklazma Dönemi sonrasına aittir. Bununla birlikte insan sureti tasviri içermeyen mozaiklerden bazılarının da 6. yüzyılda yapılan ilk mozaikler olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada, İkon ve ikonoklazma kavramlarının tanımıyla beraber İkonoklazma Dönemi’nden bahsedilerek; bu dönemde bazı mozaiklerin değiştirilmesi ve ikonoklazma sürecinin bitmesiyle yapılan kimi mozaiklerin ve mimari yapıların kültürel hafızadaki değişimini, Ayasofya örneği özelinde araştırılması hedeflenmiştir.
Read full abstract