Bu çalışma, mimarlığın geçmişle ilişkisinde biyografik anlatıların aracılığını tartışmayı amaçlamaktadır. Tarihyazımının eski ve köklü yazın türlerinden biri olan biyografi (yaşamöyküsü), mimarlık tarihyazımının geçmişi anlama ve yeniden kurma çabasında çokça başvurduğu üretken ve ilham verici yollardan biridir. Biyografi, otobiyografi, hatıra, nehir söyleşi, gezi notları olarak sınıflayabileceğimiz, mimar monografisi ve mimarın bütün eserleri (oeuvre complete) gibi yayın türlerinde izleri takip edilen, bir bireyi ve/ya yaşamöyküsünü merkezine alarak kurulan bu anlatılar, edebî yazınla tarihyazımı arasında gider gelir. Bir diğer deyişle bazı yaşamöyküleri edebiyat, bazıları ise tarih alanına aittir. Ne var ki yaşamöyküsel anlatı, tarihyazımının doğasında var olan ve mimarlığı tarihsel bir perspektifle analiz etmede sıklıkla karşımıza çıkan makro-tarih ve mikro-tarih, nesnellik ve öznellik, kurmaca ve olgusallık, geçmiş ve şimdi, birey ve toplum tartışmalarına doğrudan temas eder ve bunlardan doğan açılımlardan beslenir. Bu nedenle, tarihyazımı ve biyografinin uzun yıllara dayanan ilişkisine, benzerlikleri ve farklılıklarına dair antik çağdan günümüze uzanan tartışmalara rağmen biyografik anlatı, yöntem ve olanaklar çerçevesinde halen güncel bir tarihyazımı yöntemi olarak kullanılmaktadır. Son dönemde Türkiye’de, uluslararası ortamdaki gelişmelere paralel bir şekilde biyografi çalışmalarına duyulan ilginin arttığı gözlemleniyor. Biyografik anlatının popülerleşmesi, çeşitlenmesi ve yaygınlaşması mimarlık alanını da etkilemektedir. Bu, aynı zamanda bize mimarlık tarihi yazımı ile biyografik anlatılar arasındaki çok katmanlı, karmaşık ilişkiyi (yeniden) düşünme fırsatı veriyor. Bu bağlamda amacım, yaşamöyküsel anlatıların mimarlık tarihyazımındaki rolünü mimarların otobiyografileri aracılığıyla incelemektir. Burada bireyin kendi öyküsünü kurduğu anlatıların tarihyazımına getirdiği (yeni) açılımlar ile yönteme dair sorunların tahlili çalışmanın merkezinde yer alıyor. Çalışma, tarih(yazımı) ve biyografi arasındaki ilişkiyi ele alan mevcut yazının ve ortaya koyduğu kuramsal çerçevelerin analizine dayanarak mimarlık tarihyazımı için bir altlık ve mimarlık alanındaki (oto)biyografi çalışmaları için bir temel oluşturmayı deniyor.