İkinci Dünya Savaşı, Türkiye’de tek partili bir yönetimin egemen olduğu, yakın tarihin ülke ve insan kaynaklarında yarattığı tahribatın rehabilite edilmeye çalışıldığı bir süreçte, etkili olmuştur. Savaşın toplum yaşamı üzerindeki etkileri, Erzincan ve Erbaa’da meydana gelen büyük ölçekli depremler; merkezi yönetimin geniş kapsamlı organizasyon, bunu etkin biçimde toplumsallaştıracak mâlî kapasite ve insan kaynakları, altyapı ve ulaşım, organizasyonların uygulanmasında aktif rol oynayan personelin denetimi gibi ölçütler çerçevesinde sınandığı bir zamansallığı oluşturmuştur. Depremin akabinde Şükrü Saraçoğlu Hükümeti yaşanan felâketin, Erbaa, Niksar bölgesinde yarattığı olumsuzlukları gidermeye yönelik uygulama ve düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Bu bağlamda ilkyardım, arama-kurtarma, iâşe, barınma, tedavi, vergilendirme, yeniden inşaa ve üretim alanlarında bölge sakinlerinin durumlarını iyileştirmeyi amaçlayan adımlar atılmıştır. VI. Dönem CHP Tokat Milletvekili Hasip Ahmet Aytuna 1942 Erbaa Depremi’nden sonra 1-10 Ocak 1943’te felâketin yaşandığı yerleşim yerlerini kapsayan bir inceleme gezisi gerçekleştirerek, hükümetin afet bölgesindeki olumsuzlukları rehabilite etmeye yönelik girişimleri ve sonuçlarını gözlemleme fırsatı bulmuştur. Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile’de yurttaşlarla görüşen Aytuna, bir yandan felâketin boyutlarına tanıklık etmiş öte yandan sorunların önemli bir bölümünün savaş koşullarından kaynaklandığını saptamıştır. Aytuna yaptığı incelemeleri, görüşmeleri, gözlemleri ve değerlendirmelerini bir rapor haline getirerek Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği’ne sunmuştur. Rapor, yaşanan afetin ardından ortaya çıkan yıkımın istatistiki verilerini, iktidar ile yerel bürokrasinin aldığı önlemleri, bunların sahadaki etkilerini, eksikliklerini, tarımsal üretimdeki problemleri, vergilendirme politikasının yerel düzlemdeki yansımalarını, yolsuzlukları ve bunlara ilişkin olarak kendi değerlendirmelerini içermiştir. Aytuna’nın 21 sayfadan oluşan ayrıntılı raporu, savaşın belirleyici olduğu bir toplumsal çerçevede yaşanan doğal bir afet ekseninde; merkezi yönetim, yerel bürokrasi ve halk arasındaki ilişkileri anlamamızı sağlayan bir zemin yaratmıştır.