DOI: 10.4328/JCAM.3311 Received: 12.02.2015 Accepted: 14.02.2015 Printed: 01.04.2015 Corresponding Author: Burhan Hakan Kanat, Genel Cerrahi Klinigi, Elazig Egitim ve Arastirma Hastanesi, Elazig, Turkiye. T.: +90 4242381000/1408 E-Mail: ku318@mynet.com Editor icin: Urganci ve ark. tarafindan yazilmis olan “Pilonidal Hastalik Tedavisinde Limberg Flep Teknigi ve Fenol Tedavisi Yontemlerinin Karsilastirilmasi” baslikli makaleyi ve sonrasinda bu yazi icin Turk ve arkadaslari tarafindan yazilmis olan Editore mektup yazilarini merakla ve buyuk bir ilgi ile okudum [1,2]. Her iki yazar grubuna; benim de ilgi alanimda olan sakrokoksigeal pilonidal sinus ile ilgili yazilari bizlere sunmus olduklari icin tesekkur ediyorum. Modern cerrahide bircok onemli hastaligin tedavisinde belirli bir gorus birligine varilmis olmasina ragmen, maalesef pilonidal sinus hastaliginin tedavisi, halen tartismali alanlardan biri olmaya devam etmektedir. Gunumuzde hala ideal tedavi yontemi kararlastirilamamistir. Pilonidal sinus hastaligi icin, bircok cerrahi ve cerrahi olmayan tedavi metotlari aciklanmistir. Yazarlar; en cok uygulanan cerrahi yontemlerden biri olan Limberg Flep Teknigi ile Fenol Tedavisi Yontemini karsilastirmis olup; analjezik kullanmadan agrisiz yurume zamani, ise baslama zamani acisindan ve postoperatif komplikasyon acisindan fenol tedavisinin daha ustun oldugunu istatistiksel olarak kanitlayarak bildirmislerdir. Bu konuda literaturdeki yazilar da Urganci ve arkadaslarini desteklemektedir. Urganci ve arkadaslarinin yazisinda fenol tedavisinin kur orani % 86 oraninda bildirilmistir. Bu oran Turk ve arkadaslari tarafindan bizim calismamiz ile kiyaslanmis ve bizim calismamizdaki % 64.5 basari orani ornek olarak verilmistir. Ancak bu oran yazimizin basliginda da yazmakta olan tek kur uygulamanin sagladigi basaridir. Yazimiz dikkatlice okundugunda toplam basari oranimizin 2 veya daha fazla uygulama ile % 95’lere vardigi yazmaktadir [3]. Buraya dikkat cekmek isterim. Fenol tedavisinin, ozellikle secilmis vakalarda uygulandiginda, basari oraninin yuksek oldugu bilinmelidir. Ayrica Urganci ve arkadaslari mikro-sinusektomiye ek olarak sivi fenol tedavisi uygulamislardir. Bizim calismamizda ise orifisler klemp yardimi ile genisletilerek kristalize fenol kullanilmistir. Bu acidan da bu iki makale kiyaslanarak bir yargiya varilmamalidir. Maliyet konusu icin yazida gozlem sonucu bir gorus bildirilmis. Tibbi yazilarda elbette kanita dayali bildirimlerde bulunulmasi vazgecilmez olmalidir. Ancak gerek hastanede yatis, gerek anestezi ihtiyaci, gerekse de kullanilan malzemeler ve ise donusun gecikerek hastanin kazanc kaybina ugramasi gibi parametreler goz onune alindiginda kur orani % 86 oraninda bildirilmis bir konservatif tedavi yonteminin maliyet acisindan cerrahi bir yontemden daha iyi oldugu asikardir. Hasta secimi veya tedavi yonteminin secimi acisindan ise en onemli faktorun cerrahin tecrubesi oldugunu dusunmekteyim. Ozellikle konservatif tedavilerde sinus sayilari ve yerlesimlerinin dikkate alinmasi gerekmektedir. Bu acidan Turk ve Polat ile ayni fikirdeyim. Uygun olan tedavi yontemi veya yontemleri hasta ile paylasilmali, bunun sonucunda karar verilmelidir. Hastaya ve hastaligin durumuna gore tedavi planlandiginda; gerek konservatif yontemlerden biri gerekse de cerrahi yontemlerden biri secilmelidir. Unutulmamalidir ki; hastada tedavi yonteminin iyi secilmesiyle; konservatif yontemle tedavi edilebilecek hastaya gereksiz cerrahi operasyon onlenebilir ve ayni sekilde cerrahi yapilmasi gereken hasta konservatif yontemlerle tedavi edilmeye calisilmayip zaman ve is gucu kaybi onlenmis olur. Turk ve Polat yazilarinda Limberg Flep yonteminin vazgecilemez oldugunu dusunduklerini belirtmislerdir. Ancak literatur irdelendiginde; Limberg Flep Tekniginden baska bircok cerrahi teknigin oldugu, ayni zamanda bircok konservatif tedavi yonteminin tariflendigi gorulmektedir. Bana gore sakrokoksigeal pilonidal sinus tedavisinde; semptomatik safra kesesi tasinin tedavisindeki laparoskopik kolesistektomi gibi altin bir standart yoktur. Tedavi yontemi; hastaya, hastaligin durumuna ve cerrahin tecrubesine gore belirlenmelidir. Bu acidan hicbir tedavi yontemi vazgecilemez degildir. Cerrahi tedavi ile ayni oranda kur sansi ve yine benzer nuks oranlarina sahip olan konservatif yontemler; uygun vakalarda mutlaka dusunulmeli ve hastalara bu sans taninmalidir.
Read full abstract