Finansal gelişmişlik düzeyinin arttırılması, istikrarlı bir finansal sistemin varlığı ile mümkündür. Bu süreçte finansal sistem kurumlarından en önemlilerinden birisi olan bankaların işleyişi ise oldukça önemlidir. Bankalar yalnızca finansal aracılık, likidite sağlama veya asimetrik bilgiyi azaltma gibi temel mikroekonomik fonksiyonlara değil aynı zamanda, para politikalarının etkililiğini arttırmak ve finansal piyasaların gelişimini desteklemek gibi makroekonomik işlevlere de sahiptir. Özellikle hem bankacılık sektörünün hem de finansal gelişmişliğin ekonomik büyüme açısından önemi düşünüldüğünde, bankacılık performansının finansal gelişmişlik üzerine olan muhtemel etkilerinin araştırılmasının gereği daha iyi anlaşılacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’de bankacılık performansını temsil eden seçili rasyoların finansal gelişmişlik üzerine olan etkililerinin incelenmesi düşünülmüştür. Çalışmada 2002-2020 dönemi için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerinden yararlanılmış ve Arellano ve Bond Genelleştirilmiş Momentler (GMM) yöntemi kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, Sermaye Yeterliliği Oranı (SYR) ve Toplam Kredilerin Mevduata Oranı (AKR) değişkenlerinin Finansal Gelişmişlik Endeksi (FDI) üzerinde pozitif yönlü, Alınan Kredilerin Toplam Kredilere Oranı (BYR) ve Ortalama Aktif Karlılık (AKO) değişkenlerinin ise negatif yönlü etkileri tespit edilmiştir. Elde edilen bu bulgular, finansal gelişmişlik ile aynı yönde hareket eden ve bankaların optimal risk düzeylerinde özkaynaklarını verimli şekilde kullanmasına yardımcı olan sermaye yeterliliği ile ilgili kararların, önemine dikkat çekmektedir. Dahası, bir banka için yapısal likidite ve dolayısıyla kredi akışlarının doğru ayarlanmasına yardımcı olabilecek toplam kredilerin toplam mevduatlara olan oranın da finansal gelişmişliği aynı şekilde etkileyebilme potansiyelinin olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, alınan ve toplam krediler arasındaki dengelerin finansal gelişme olan zıt ilişkisi, bankacılık sektöründe risk faktörlerine ilişkin ayarlama ve tercihlerin bir gerekliliği olarak ele alınmalıdır. Son olarak ise, aktif karlılığın finansal gelişmişlikle olan ve beklenmedik gibi görünen zıt yönlü ilişkisinin, bankaların kredi kullandırabilme kabiliyetlerinin bir sonucu olabileceği vurgulanmalıdır.