Savaş ve barış olgusu, başlangıçtan günümüze insanlık tarihini şekillendiren önemli bir konudur. Dolayısıyla bu çalışma insanların, ulusların, niçin savaştıkları, mensuplarının çokluğu nedeniyle büyük dinlerin ve günümüz evrensel yaklaşımlarının savaşı önleme ve barışı sağlama hususundaki hukukî ve ahlâkî sınırlarının neler olduğu ve bu soru(n)lara barış eğitiminin çözüm sunabilme imkânlarını problem edinmiştir. Bu bağlamda teorik olarak savaşın meşruluğu, ahlâkî ölçüsü, barış yoluyla çözümü, çatışmalarda sivillerin hakkı, hukuku, kayıplarının engellenebilirliği; dinlerin özellikle İslâm’ın savaş, barış yaklaşımları, hukukî, ahlâkî, toplumsal sınırları; uyulacak kurallar açısından evrensel yaklaşımlar, çözüm arayışlarından barış hareketleri, barış eğitimi konuları sosyolojik bakış açısından literatür taraması yöntemiyle tartışılmıştır. Bu çalışmayla savaşın önlenmesi ve barışın sağlanması hususlarında çözüm önerilerinin sunulması amaçlanmaktadır. Araştırma sonuçlarında; dinlerin zorunlu durumlarda savaşa izin vermekle birlikte teşvikte bulunmadığı, teşvik, çağrı söylemlerinin dinlerin ilahi kaynağı yerine din temsilcilerinin dini anlama, algılama, yaşantı biçimlerini yansıttığı; arka planında farklı ekonomik, politik, sosyolojik saikleri meşrulaştırmak için dini araç olarak kullandıkları gibi bulgulara ulaşılmıştır. İslâm’ın tutumu; savaşı önleme ve savaş halinde hukukî, insanî değerleri öncelemedir. Uluslararası hukuk güçlü devletlerce şekillendirilmekte ve onların lehine işlemekte, şeklî bağlılık göstermekten öteye geçememektedir. Uluslararası sözleşmelerde/beyannamelerde, barış eylemlerinde kamuoyunun dikkati çekilse de emperyalist güçleri, silah üreticilerini engellemekte cılız kalmaktadır. Barışı sağlamaya yönelik ülkelerde akademik, içerikli ve sistemli barış eğitiminin örgün, yaygın eğitim kurumlarında verilmesinin ve yaygınlaştırılmasının dinlerin, özellikle İslâm’ın barış mesajlarının metotlu işlenmesinin önemli yöntem/imkân olabileceği anlaşılmaktadır.
Read full abstract