Modern Arap edebiyatı ile ilgili çalışmalarda Mısır, Suriye ve Irak edebi canlılığa ve ilmi kalkınmaya sahne olurken Fas edebiyatı yeni fikri akımlardan uzakta kalarak klasik Arap edebiyatına bağlı kalmıştır. Modern Fas edebiyatında Arap Edebiyatında ortaya çıkan ve gelişen yeni edebî türlerin geç başladığı görülür. Bunun sonucunda da yazarlar hata ve tecrübesizlik dolu bir süreçten geçerek, gerçek bir hikâye sanatına ulaşana kadar uzun zaman harcamalarına ve büyük mücadele vermelerine neden olmuştur. Fas’ta yeni hikâye 20. yüzyılın başlarında Ebû Şuayb ed-Dükâlî, İbn Şakrûn, Muhammed Gırrîd ve Muhammed Mûsâ gibi şahsiyetlerin makâme taklidi eserleriyle başlamıştır. Fas kısa öyküsünün gecikmesinde etken olarak birtakım faktörler bulunmaktadır. Fransız işgalinin, öykünün geç ortaya çıkmasında ve gelişmesinde büyük etkisi vardır. Faslı öykü yazarı Muhammed Said er-Reyhânî çeviri, iletişim ve gazetecilik alanında yüksek lisans derecesi, yazarlık alanında yüksek lisans derecesi ve İngiliz Edebiyatı alanında lisans derecesi almıştır. 2008'den beri "Fas Yazarlar Birliği" üyesidir. Reyhânî, Edebiyat konularında araştırmacı olmasının yanı sıra, yazarlık alanında da çalışmalar yapmıştır. Yazarın Ölümü adlı eseri daha önce kaleme almış olduğu Sabahı Beklerken ve Herhangi bir Yere Göç Mevsimi adlı öykü koleksiyonunun üçüncüsüdür. Eser 2010 yılında yayımlanmıştır. Yazar öykülerini oluştururken tek tek metinler olarak değil, bir hikâye grubu olarak yazmıştır. Diğer öykü koleksiyonunda bütün temaların aynı olduğu gibi bu koleksiyonundaki bütün hikâyelerinde tema aynıdır ve o da ölümdür. Reyhânî’nin Mevtü’l Müellif (Yazarın Ölümü) adlı bu eseri ölüm temasının farklı şekillerde ele alındığı on hikâye koleksiyonundan oluşan bir öykü kitabıdır. İlk olarak öykü koleksiyonu için bir başlık düşünen Reyhânî; bir çalışma alanı içinde yeniden üretilen tüm metinlerin bu başlıklarının etrafında toplandığı merkezi bir konu olduğunu ifade eder. Diğer koleksiyonlarında benimsediği bu tarz Yazarın Ölümü adlı bu öyküde de ana tema "son, ölüm ve kurtuluş" gibi başlıklar olarak görülmektedir. Yazar, Bir Umursamazlık Hâli öyküsünde güvenliğin ve dayanışmanın olmadığı toplumlarda ölümün istediğini, istediği zaman ve şekilde seçeceğini anlatır. Bütün Hayatımız Rahat İçin ve Bütün Ölümümüz Endişe İçin öyküsünde yaşam ve ölüm kavramlarını tersine çevirmiştir. Bir Zehirlenme Durumu zehirlenme ve ölümle cezalandırma hakkında kaleme aldığı öyküsüdür. Ölülerinizi Hayırla Anın öyküsünde zalim rejimde hükümdarın cenaze törenini anlatmıştır. Ölüm Döşeğinde öyküsünde ölümün son anlarını betimlemiştir. En Kötü Esirin En Kötü Sonu öyküsünde şerefli bir ölüm dersine ihtiyacı olan bir esirin, bütün onurunu kaybetmiş halde ölümü isteyecek kadar ölümün kendisi için yavaş olduğu durumu ele almıştır. Hayat Ölülerin İstediği Gibi, yazar bu öyküsünde insan yaşamındaki onurun eksenine ölümü koyar. İmparatorların Tarzında Ölüm öyküsünü intihar anındaki bir kişinin ölümünün hangi yolla olacağını seçimindeki düşünceleri ile oluşturmuştur. Beni Öldüren, Ben Hâlâ Hayattayım öyküsünde gerçekte yaşanmış bir olaydan hareketle siyâsî süikastın imkânsızlığını ortaya koymuştur. Yazarın Ölümü adlı öyküsünde Fransız yazar Barthes’in öykü anlayışından etkilenmiş olmasının sonucu olarak öyküden yazarı çekip okuyucuyu öykü ile baş başa bıraktığı bu son öyküsünde yazar gerçekten de ölmüştür ve yalnızca okur vardır.