Hz. Peygamber’in anne ve babasının (ebeveyn-i Resûl) iman bakımından dünyadaki durumları ile ahirette Cennet’e gidip gitmeyecekleri meselesi İslam düşünce tarihi boyunca Müslüman âlimler tarafından çeşitli bağlamlarda tartışılmış ve konu hakkında farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Mesele üzerine özellikle Osmanlı döneminde müstakil risaleler kaleme alan birçok âlim bulunmaktadır. Bunlardan biri de gerek yazdığı eserlerle gerekse de görüşleriyle Osmanlı dinî düşüncesinde önemli izler bırakan İbrahim el-Halebî’dir (ö. 956/1549). Halebî’nin yazma eser kütüphanelerinde nüshaları bulunan ve Risâle fi hakkı ebeveyi’r-Resûl adıyla neşredilen bir ebeveyn-i Resûl risalesi bulunmaktadır. Ancak bu çalışmanın konu edindiği ve neşrini gerçekleştirdiği risale henüz tek nüshasını tespit edebildiğimiz ve metnin baş kısmında “el-Fakîr İbrahim el-Halebî der ki” ibaresiyle Halebî’ye ait olabileceğini düşündüğümüz aynı konuya (ebeveyn-i Resûl) dair bir başka eserdir. Osmanlı dinî düşüncesi açısından önemli bir şahsiyete nispet edilmesi ve henüz tek nüshasının tespit edilebilmiş olması bir yana risalede ebeveyn-i Resûl konusuna dair özgün yaklaşım ve görüşler ortaya konulması eserin neşrini ve muhteva analizini içeren bu makalenin yazılış gerekçesidir.İbrahim el-Halebî’ye nispet edilen bu risaleyi özgün kılan hususların başında, meseleyi fer’î/amelî değil, usulî/itikadî bir konu olarak gören müellifin, ulema tarafından ebeveyn-i Resûl konusunda serdedilen görüşleri, “fetret ehlinin durumu” zemininde verilen cevaplar bağlamında gruplandırması gelmektedir. Buna göre fetret ehlinin iman etmekle mükellef olup iman etmedikleri takdirde azap göreceğini söyleyenler, iman ile mükellef olmadığını söyleyenler ve bu konuda susanlar olmak üzere üç ana grup bulunmaktadır. Fetret ehlini iman ile mükellef görenler ise ebeveyn-i Resûl konusunda dört farklı görüşe sahip olmuşlardır. Böylece toplamda altı farklı görüş ortaya çıkmıştır.