Abstract

İnsan, yeryüzünde var olduğu zamandan itibaren doğa koşullarıyla ve doğada bulunan canlılarla, takdirle ve hayranlıkla karşılanacak bir mücadele içinde olmuştur. Başlangıçtan Neolitik Döneme kadar tamamen doğa koşullarında avcı toplayıcı kültüre sahip olarak yaşarken, Neolitik’ten Dönem’den itibaren ilk kez yerleşik düzene geçerek bitkilerden buğday, arpa, çavdar, mercimek, nohudu ekerek, hayvanlardan domuz, koyun, keçi ve tavuğu evcilleştirerek besin üreticisi olmuştur. Böylece 18. yüzyılın son çeyreğinde başlayan Sanayi Devrimine kadar, sahip olduğu bilgi düzeyi, yeteneği, deneyimi ve teknolojik gelişmişliği oranında doğadan yararlanarak yaşamını sürdürmüştür. Bu süreçte, dünyada insan nüfusunun azlığı ve teknolojik düzeyinin düşüklüğü gibi nedenlerle doğanın tahribi ve doğa kirlenmesi gibi önemli olaylar yaşanmamıştır. Sanayi Devrimi ile birlikte aşırı nüfus artışı ve plansız teknolojik gelişmeler nedeniyle enerji ihtiyacının hızla artması sonucu, fosil yakıtlar olarak bilinen kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı ile birim alandan fazla ürün almak amacıyla tarım ilacı ve suni gübre kullanımı gibi etmenlerle 1950 yılından itibaren, özelliklede 1970 yılından sonra çevre kirlenmesi sorunları artarak devam etmiştir. Helenistik Dönemden itibaren, bazı üst düzey bürokrat ve kral gibi yöneticiler, konak ve saraylarında, bahçe, park gibi doğa düzenlemeleri yapmış iseler de bunların miktarı ve oranı düşük düzeylerde kalmıştır. Yirminci yüzyılın başından itibaren kentlerde yaşayan insanların boş zamanlarında ormanlarda bazı korunan alanlara talebi giderek arttı. Korunan alanlardan biri de milli parklardır. Ülkemizde milli parklar gibi korunan alanların oluşturulmasına 1950’li yılların sonlarından itibaren başlanmıştır. Korunan alanlardan olan milli parklar insanların doğa özlemi ve sevgisinin oluşmasında, doğanın öneminin anlaşılmasında, hatta uygun kent plan ve projelerinin yapımında örnek oluşturmaktadırlar. Bu çalışmada ülkemizde korunan alanlarla ilgili çalışmaların kısa bir tarihçesi verilerek, Türkiye’nin 1958 yılında ilk milli park ilan edilen, Yozgat Çamlığı Milli Parkı hakkında genel bilgiler verilecektir. Sonra da milli parkın özellik ve gizemleri maddeler halinde sunulacaktır. Çalışma, sonuç ve öneriler bölümü ile tamamlanacaktır.

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.