Abstract

Yemin, insanların yaşamları boyunca sözlerini kuvvetlendirmek ve iddialarını pekiştirmek gibi amaçlarla ihtiyaç duydukları vesilelerden biridir. İnsanlığın başlangıcından beri söz ve kararlılığı teyit ve muhatabı ikna gibi amaçlarla kullanılan yemin, İslam’da da esası itibariyle meşru kabul edilmiştir. Bununla birlikte tevhid inancı merkeze alınarak düzenlemeye gidilmiş ve bu inanca aykırı olan yeminlerin geçersiz olduğu ifade edilmiştir. İnsanlık tarihi boyunca çok sayıda yemin şekilleri ve ifade kalıpları söz konusu olmuştur. Yemin olarak kullanılan ifade kalıpları toplumlara göre farklılık arz etmiştir. Günümüzde de bu farklılık dikkat çekmekte ve yemin lafızlarının yöreden yöreye değişkenlik arz ettiği görülmektedir. Gerek yemin lafızlarının toplumlara göre farklılaşması gerekse bazı fıkıh kaynaklarında yeminlerin örf üzerine bina edildiğinin vurgulanmış olması yemin-örf ilişkisine işaret etmektedir. Bu da örfün yeminin hükmüne etkisini gündeme getirmeyi gerektirmektedir. Bilindiği üzere örfe dayalı olan hususlarda örf, fıkhî hükmün belirlenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Yemin lafızlarının kültür ve coğrafyalara göre değişkenlik arz ettiği dikkate alındığında burada da örfün etken olduğu anlaşılmaktadır. Ancak örfün dini hükümlere etkisinin, dinin temel ilkelerine ve konu hakkındaki naslara aykırı olmamak ile kayıtlı olması meselenin titizlikle incelenmesini gerekli kılmaktadır. Örfün yemine etkisi hususunun incelenebilmesi için öncelikli olarak yemin lafızlarının tasnif edilmesi gerekir. Zira fıkıh kaynaklarında yemin lafızları dağınık bir şekilde ele alınmış, konuyla ilgili değerlendirmeler de satır aralarına serpiştirilmiştir. Örfün hükme etkisi de ihtilafa konu olması, derli toplu bir şekilde ele alınmaması sebebiyle kafa karışıklığına sebep olabilmektedir. Bu çalışmada örfün yemin lafızlarının hüküm ifade etmesindeki etkisi konu edilmiştir. Çalışmanın ilk amacı, yemin lafızlarının belirli kriterler dikkate alınarak tasnif edilmesidir. Zira bu tasnif yapılmadan yemin-örf ilişkisini ele almak, her bir ifade kalıbını müstakil olarak incelemeyi gerektireceğinden dağınıklığa sebep olacak ve net sonuçlara ulaşmayı zorlaştıracaktır. Çalışmanın diğer amacı ise bu tasnif sonucu ortaya çıkan yemin lafızlarının hüküm ifade etmesinde örfün etkili olup olmadığının tespitidir. Çalışmamızda yemin, kefâret gerektirmesi ve kullanılan ifade kalıpları dikkate alınarak iki kısımda ele alınmıştır. Kefâret gerektirmesi açısından yemin çeşitleri hakkında kaynaklarda yeterli düzeyde malumat bulunduğundan bu konu özet geçilmiştir. Bundan sonra ise kaynaklarda dağınık halde bulunan yemin lafızları, aralarındaki ortak noktalar dikkate alınarak kategorize edilmiştir. Nitekim çalışmamızın ilk amacı da budur. Akabinde ise hangi kategorideki yemin lafızlarının mutlak anlamda hüküm ifade ettiği, hangisinin hüküm ifade etmek için örfe ihtiyaç duyduğu, hangisinin de dinen meşru kabul edilmemesi sebebiyle hüküm ifade etmediği gibi hususlarda tespitler yapılmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede yemin lafızları; Allah adına yapılan yeminler, Allah’tan başka varlık üzerine yapılan yeminler ve şart cümlesi kalıbındaki yeminler şeklinde üç ana başlık altında tasnif edilmiştir. Her bir bölümün akabinde açılan değerlendirme başlıkları altında ise konuyla ilgili ulaşılan deliller incelenmiş ve belirli tespitlerde bulunulmuştur. Özetle; gerek yemin olarak kullanılan cümlelerin ifade ettiği anlam hususunda gerekse Allah’ın sıfatlarıyla yapılan yeminlerin hüküm ifade etmesinde örfün etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kur’an üzerine yapılan yeminin de Allah’ın sıfatlarına yapılan yemin kapsamında değerlendirilip örf oluşması halinde hüküm ifade edeceği kanaatine varılmıştır. Kâbe ve peygamberler üzerine yapılan yeminler ise -Allah’tan başkası üzerine yemin etmenin caiz olmadığını ifade eden naslar dikkate alınarak- geçersiz sayılmıştır. Şart cümlesi şeklindeki yemin lafızları ise helali haram kılmayı, dinden çıkmayı ve beddua etmeyi ifade eden lafızlar şeklinde üç başlık altında incelenmiştir. Bunlardan helali haram kılmayı ve dinden çıkmayı ifade eden lafızlar yemin sayılmıştır. Ancak bunun gerekçesi örften ziyade naslar olmuştur. Beddua içerikli lafızların ise örf oluşsun ya da oluşmasın yemin sayılmaması gerektiği görüşü tercih edilmiştir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call