Abstract

Türkiye’de dünyevileşme ve sekülerleşme kavramları hem akademik metinlerde hem de medyada birbirinin yerine kullanılmaktadır. Bu makale ise “dünyevileşme=sekülerleşme” denkleminin indirgemeci olduğunu ve terk edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Doğaüstü alanın toplumsal gücünün azalması olan sekülerleşme ile dünya nimetlerine yönelme anlamına gelen dünyevileşme iki farklı süreci imlemektedir. Bir bireyin sekülerleşmesi onun dünyevileşmesi ile sonuçlanmak zorunda olmadığı gibi, dünyevileşen her bireyin sekülerleşme zorunluluğu da yoktur. Bu iki kavramın aynı anlama gelecek şekilde kullanılmasının yarattığı sıkıntıları aşabilmek için makalemiz yeni bir kavram öneriyor ve bu kavram üzerinden yeni tipolojiler ortaya koyuyor. Önerilen yeni kavram “adünyevilik”tir. Makalede adünyevilik, dünyevi karşıtı olarak, yani dünyevi arzu/hırsları olmayan şeklinde ancak uhrevi ile eş anlamlı olmadan kullanılmaktadır. Bu durumda -iddia edilenin aksine- bir bireyin hem seküler hem de adünyevi olabileceği okuyucuya sunuluyor. Türkiye’de ise akademik metinler ve gazetelerin tartışma sayfaları uhrevilik/dünyevilik dikotomosi üzerinden tartışmaları yürütmektedir. Üçüncü bir yaşam tarzı olarak bir bireyin hem seküler olup hem de her iki dünyanın (öte-dünya ve bu-dünya) nimetlerine ilgi duymayabileceği yok sayılmaktadır. Bu makale ise bu mantık örgüsüne “adünyevi” kavramı ile karşı çıkmakta ve bu sebeple dünyevileşme ve sekülerleşme kavramlarının arz ettikleri farklılıkları betimlemek için dört farklı tipolojiyi okuyucuya sunmaktadır. Bu tipolojilere göre bir birey hem seküler hem de dünyevi (A Tipolojisi), hem deseküler hem dünyevi (B tipolojisi), hem seküler hem “adünyevi” (C Tipolojisi) ve hem deseküler hem de adünyevi (D tipolojisi) olabilir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call