Abstract

Sürdürülebilir kalkınma dünyadaki tüm ülkelerin sürdürdüğü ekonomik ve sosyal politikaların temelini oluşturmaktadır. 2018 yılında dünya nüfusunun %55,3’ü kentlerde yaşamaktadır ve 2030 yılında da bu oranın %75’i aşması beklenmektedir. Bu bağlamda kentsel büyümenin denetlenmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir. İleriye dönük bir kent politikasından yoksun büyüyen kentler afetler karşısında çaresiz kalmaktadırlar. Kentsel yaşam kalitesinin arttırılmasıyla birlikte kentin doğa ile uyumunun sağlanması gerekmektedir. Sürdürülebilir kentler, insanın doğa ile uyumunun sağlanmasını ve afetlere karşı kentlerin hazır olmasını sağlarken akıllı kentler ise bilgi iletişim teknolojilerini kullanarak afetler sonrasında kentlerin daha planlı bir şekilde toparlanmasına yardımcı olacaktır. Bu sayede de afetler karşısında şehirler çaresiz kalmayacaktır. Türkiye’de ulusal ya da sektörel afetle mücadele politikası izlemektense, bir niş olarak kent ortaya çıkmaktadır. Türkiye tarihinde afet kaynaklı en büyük kaybı yaşadığımız 1999 Marmara Depremi bu kavramlar dâhilinde incelenecektir. Türkiye’de sürdürülebilir ve akıllı kentler kapsamında kaderci, iyileştirici, reaktif bir devletten, kendine güvenen, koruyucu ve pro-aktif devlete dönüşümün sağlanması gerekmektedir. Kentlerin afetlere karşı hazırlıklı olabilmesi için hem sürdürülebilir hem de akıllı olması gerektiği aşikârdır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call