Abstract

İlk Kuzey Afrika fetihlerinden itibaren Berberîlerin merkezî yönetimle sıkıntılar yaşadığı bilinmektedir. Başlarda irtidat etmeye meyilli olan Berberîler, zaman içerisinde irtidattan vazgeçip muhalif siyasî-dinî fırkalara intisap etmeyi tercih ettiler. 8. yüzyılda Hâricîliğin etkili olduğu Kuzey Afrika'da 10. yüzyılda diğer bir muhalif fırka olan İsmailî Şiîlik Berberîler arasında yayılma imkânı buldu. Fâtımîlerin, Kutâme kabilesinin desteğiyle Ağlebî emaretini yıkmaları ve İfrikiye'de devletlerini kurmaları bölgede önemli hadiselerin de fitilini ateşledi. Hem Hâricîler hem de Sünnîler bu yeni otoriteye itaat etmeyeceklerini gösterdiler. Fâtımîler zor da olsa bu isyanları bastırmayı başardılar. Ancak başşehrin İfrikiye'den Mısır'a taşınması bir süre sonra Fâtımîlerin Kuzey Afrika'daki hâkimiyetlerini zayıflatmaya başladı. Kendilerine bağlı olarak Kuzey Afrika'yı yöneten Zîrî hanedanının müstakil olma teşebbüslerini farklı siyasî manevralarla uzun bir dönem engelleyen Fâtımîler, 11. yüzyılın ortalarına gelindiğinde artık Zîrîleri kontrol edemez hâle gelmişti. Hanedandan Muiz b. Bâdis, Sünnî âlimlerin de desteğiyle Fâtımîlerden bağımsız olmak siyasetini dinî alana da taşıdı ve Şiîlere karşı Sünnîleri destekledi. Bu makâlede Zîrî Emiri Muiz döneminde (406-454 | 1016-1062) özellikle Mâlikî âlimlerin halk ve emir üzerindeki nüfuzu ile bu nüfuzun Şiî-Sünnî mücadelesindeki etkisi siyasî ve içtimaî yansımaları açısından ele alınacaktır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call