Abstract

Dil öğretimi ekseninde bakıldığında Batı dilleri özelinde Almanca öğretiminin Fransızca ve İngilizceye nazaran daha yakın bir geçmişe sahip olduğu görülür. Ancak askeri eğitim alanında yaşanan değişimler Almancanın dolaylı yoldan saygınlık kazanmasına sebep olmuştur. Almanya’dan gelen uzmanlar görevlendirildikleri kurumlarda Almanya ve Almancayı ön plana çıkarmışlardır. Kimi uzmanlar okullardaki eğitim sisteminden ders kitaplarının değiştirilmesine kadar etkin rol oynamıştır. Okulların mezunlarını eğitim için Almanya’ya gönderilmeleri Almancanın Osmanlı Toprakları üzerindeki etkisini daha da arttırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte reformların öncelikle sosyo-ekonomik alanlarda uygulanması bu dönemde eğitimin durağanlaşmasına neden olsa da Yükseköğretimde de belirleyici adımlar atmak isteyen Türkiye Cumhuriyet’i Avrupa’dakilerle yarışacak eğitim kurumları oluşturmak için girişimde bulunmuştur. Yurt dışından uzmanlar davet ederek eğitim alanında görüş ve raporlar istemiştir. Neticede Darülfünun 1 Ağustos 1933’ten itibaren İstanbul Üniversitesi olarak eğitim vermeye başlamıştır. Bu dönemden itibaren Hitler yönetimindeki Almanya’yı terk etmek zorunda kalan öğretim elemanlarının Türkiye’ye geliş süreçleri başlamıştır. Alman öğretim üyelerinin ülkeye gelmesiyle Almancaya duyulan ihtiyaç da artmıştır. Alman öğretim elemanlarının sayısının giderek artması öğrencilerin Almancayı yabancı dil olarak seçmesini de hızlandırmış ve Almanca öğretmeni ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Üniversiteler bünyesinde görev yapan Alman akademisyenler Almanca bölümlerinin kurulmasına da öncülük etmiş ve kürsüler kurmuşlardır. Bu bölümlerden bazıları günümüze kadar varlığını korumuş birçok farklı üniversitede benzer programlar açılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call