Abstract

Orta Çağ Avrupası’nda genel olarak baktığımızda erkek egemen bir kültürün var olduğu görülmektedir. Bu erkek egemen kültürde kadınlar ikincil bir konumda olmuşlar ve bir şekilde ayakta kalabilmek için çabalamışlardır. Bu noktada kadın manastırları onlar için güvenilir bir sığınak olmuştur. Kadın manastırlarının en yoğun olduğu bölgelerden birisi de Almanya’dır. Orta Çağ Almanyası’nda birçok kadın manastırı kurulmuş, öyle ki bazı bölgelerde erkekler için kurulan manastırlardan daha fazla kadın manastırları kurulduğu söylenebilir. Bu kadın manastırlarında kadınlar farklı alanlarda eğitim alma olanağına sahip olmuşlardır. Aslında bu manastırlar kadınlar için sadece bir sığınak değil aynı zamanda bir eğitim kurumuydu. Alman kadın manastırları arasında Gandersheim, Quedlinburg, Essen ve Helfta gibi manastırlar özellikle dikkat çekmektedir. Ayrıca bu kadın manastırlarında daha sonraki dönemlerde adlarından söz ettirecek önemli isimler de yetişmiştir. Bu kadınlar başarılı çalışmalara imza atarak birçok kadına örnek olmuşlardır. Aslında onlar erkek egemen kültürde var olabilmeyi başarmış kadınlardı. Onlar kadının ikincil konumda olduğu bir dönemde bir yazar, bir şair ya da bir baş rahibe olarak yöneticilik sıfatıyla ön plana çıkmayı başarabilmiş önemli isimlerdir. Bu kadınlar tüm baskı ve kısıtlamalara rağmen kadınların başarılı olabileceklerini herkese göstermişlerdir. Çalışmamızda hem bir sığınak olarak hem de eğitim merkezi olarak hizmet eden Alman manastırlarının özellikleri ve bu manastırlarda yetişen kadınların başarılarından bahsedeceğiz.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call