Abstract

Bugün önemli bir kısmı Özbekistan Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan coğrafya, IX. yüzyıldan itibaren kaynaklarda Mâverâünnehir olarak zikredilmektedir. Bu coğrafya, ilim-kültür ve sanata hayat veren, fikrî akımlara ev sahipliği yapan özel bir bölgenin adıdır. Asırlar boyunca İslâm bilim-düşünce tarihine yön veren ve İslâm medeniyetinin gelişimine katkı sağlayan sayısız bilim insanı yetiştirmiş olan bu bölge; tarih-kültür ve evrensel değerlerin buluştuğu ayrıcalıklı niteliklere sahip bir coğrafyadır. Buhara, Semerkant, Tirmiz, Taşkent ve Fergana gibi şehirler, birer ilim merkezi olmuştur. Öte yandan bu şehirler fikrî, felsefî ve dinî akımların doğduğu ve birçok ekollerin oluştuğu şehirlerdir. Önemli bir kısmı günü-müze kadar ulaşan; Tıp, Dil, Edebiyat, Felsefe, Kelâm, Tefsir ve Hadis gibi farklı alanlarla ilgili çok önemli eserler yine bu coğrafyada kaleme alınmıştır. VII. Yüzyılın ortalarında bölge insanının İslâmiyet hakkında dolaylı da olsa bilgi sahibi olduğu var sayılmaktadır. Henüz İslâm orduları tarafından bölgenin fethi gerçekleştirilmeden buralara seyahat eden Müslüman tacirlerin, İlim adamlarının ve manevî rehberler olarak bilinen gönül adamlarının Müslümanlığın yayılmasındaki rolü ve etkisi araştırılacak olup mevcut tartışmaların da bu çalışmada analiz edilmesi hedeflenmektedir. Mâverâünnehir’de İslâmlaşma sürecinin başlangıçtan itibaren nasıl geliştiği değerlendirilecek ve bir dönemlendirme yapılacak olsa hangi olayların hangi devletlerin ya da hangi şahsiyetlerin faaliyetlerinin esas alınacağı belirlenmeye çalışılacaktır. Türklerin Müslümanlarla ilk temasının Emeviler döneminde Nihavend Savaşı (21/642) sonrası olduğu bilinmektedir. Müslüman Arapların Mâverâünnehir’de Türklerle ilk karşılaşması ise 644 yılında olmuştur. Bu tarih esas alınacak olursa bölgedeki İslâmlaşma sürecinin ilk yüzyılda resmen tamamlandığı söylene-bilir. Ancak tüm Türkistan dikkate alındığında sürecin üç yüzyıl sonra tamamlandığını belirtmek gerektir. Özellikle Mâverâünnehir’de Müslümanlar ile bölge sakinleri arasında sürdürülen güç mücadelesi nedeniyle, şehirler sık sık el değiştirmiş ve tahrip edilmişti. Yaklaşık yüz yıl bölgede temin edilemeyen istikrarın İslamlaşma sürecini etkilediği muhakkaktır. Ancak İslâmlaşma çalışmalarında belli dönemlerde bir yavaşlamadan söz edilse de inkıtaya uğramadan sürdürüldüğü de belirtilmelidir. Bu çalışmada ilk temasla birlikte yaklaşık bir asırlık İslâmlaşma süreci değerlendirilecektir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call