Abstract

Genel olarak İslam düşüncesini özel olarak da fıkıh düşüncesini derinden etkileyen isimlerden biri de hiç şüphesiz Kâdî Abdülcebbâr’dır. Hayatının çoğu hicrî IV. yüzyılda (ö. 415/1025) geçen ve Basra Mu’tezilesi’nin Cübbâî’lerden sonra en önemli temsilcisi olan Abdülcebbâr, hem kelam hem de fıkıh usûlü alanındaki eserleriyle sadece Mu’tezilî çevrelerde değil Sünnî muhitlerde de çığır açıcı bir âlim olarak görülmüştür. Birçok Sünnî usûlcünün ortak kanaatine göre İmam Şâfiî’den sonra fıkıh usulü alanındaki en önemli isimlerden biri Abdülcebbâr’dır. Teoloji ve metodoloji alanlarında bu denli etkili olan Kâdî Abdülcebbâr’ın amelî hayatını hangi sistematik çerçevede sürdürdüğü ve öğrenciliği sırasında benimsemiş olduğu Şâfiî mezhebine bağlılığını devam ettirip ettirmediği merak konusu olmuştur. İlgili literatürde Kâdî Abdülcebbâr’ın hayatı boyunca Şâfiî mezhebini benimsediği iddiası çokça dillendirilmiştir. Öyle ki Şâfiî fakihlerin tanıtıldığı tabakât eserlerinde Abdülcebbâr’a bir Şâfiî olarak yer verilmiştir. Acaba gerçek böyle midir? Bu araştırma Kâdî Abdülcebbâr’ın fürûda etkisi açıkça ortaya çıkacak olan bazı usûl görüşleri ile İmam Şâfiî’nin usûl görüşlerini mukayese ederek bu iddianın doğruluğunu tartışmış ve gerçeğin başka bir şey olabileceğine işaret etmiştir. Abdülcebbâr’ın Şâfiî’den farklı olan bazı önemli içtihatları da bu sonucu teyit eden deliller olarak sunulmuştur.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call