Abstract

Câhiliye Dönemi’nde denizciliğe ilgi duymayan ve bu yüzden denizcilik bilgisine sahip olmayan Hicaz Arapları denizcilik faaliyetlerini Bizans gemileri ile gerçekleştirmiştir. Buna karşın Arap Yarımadası’nın doğu ve güney kıyılarındaki Araplar, sahil şeridinin denizciliğe uygun olması sebebiyle milattan önceki dönemlerde dahi denizcilik faaliyetleri yürütmüşlerdir. Antik Çağ’dan bu yana Arapların deneyimli denizciler olduğu kabul edilmiş, Uzak Doğu ülkeleri olan Hindistan ve Çin ile ticarî ilişkiler içerisinde oldukları bildirilmiştir. Araştırmalara göre Araplar ve Uzak Doğu arasındaki ticarî ilişkinin milattan önce 3000 yılına kadar uzandığı söylenmiştir. Arap Yarımadası ve Uzak Doğu arasında var olan ticarî ilişki Hicaz dışındaki denizcilik faaliyetlerinin milattan öncesine dayandığına delil kabul edilmiştir. Ayrıca Arapların Uzak Doğu ile ticarî ilişkilerinin varlığı Arapların denizci bir millet olmadığı anlayışını yıkmıştır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra başlayan fetihlerle birlikte büyüyen İslâm toprakları garnizon şehirler kurulmasını zorunlu kılmıştır. Yeni inşa edilen bu askerî amaçlı şehirler kısa zamanda büyükşehirlere ve buna bağlı olarak ticaret merkezlerine dönüşmüştür. Araştırmada kronolojik olarak Müslümanların tesis ettikleri önemli ticaret merkezleri, uluslararası ticarî bölgeler ve ticarete konu olan ürünler hakkında bilgi verilmiştir. Araştırmanın amacı ilk dönem İslâm tarihinde ticarî anlamda denizcilik alanındaki faaliyetleri incelemektir. Araştırmanın kapsamı, Hz. Peygamber, Hulefâ-yi Râşidîn ve Emevîler Dönemiyle sınırlandırılmıştır. Araştırmanın metodunda ise olayların tarihî süreci rivayetçi tarih anlayışıyla sunulmuş, rivayetler sentezlenerek tarihi veriler doğrultusunda tahliller yapılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call