Abstract

Edebiyat, yaşamı, kişisel ve toplumsal ilişkileri, bu ilişkilerin farklı boyutlarını estetik olarak sunan bir araçtır. Sanatçı toplumsal olaylara, değişimlere, gelişmelere kayıtsız kalamaz. Toplumdaki çatışmaları ve bağları edebiyatın kendine has yöntemleriyle dile getirir. Kişi ile toplumun çıkarları arasındaki uzlaşmazlığı ortadan kaldırmak için mevcut durumu algılama, anlama ve saptama olanağı sunar. Edebî hayatına öykü denemeleriyle başlayan, şiire ilgisi öyküye yöneliminden sonra devreye giren Kemal Özer, İkinci Yeni şiir anlayışından edindiği dilsel deneyimi toplumcu içerikle bütünleştirir. Özer’in şiir kitaplarında ölüm teması önemli bir yer tutar. Ölümle iç içe yaşamak durumunda kalan insan, bu kavramı tıbbî, dinî, felsefî, psikolojik ve sosyolojik açıdan farklı şekillerde algılar. Anlamı olayın yaşanmasına değil, daha çok olgu karşısındaki yorumlara bağlı olan ölüm, Özer’in şiirlerinde yas evresindeki analar için sevilen bir kişiye kavuşma ve onunla buluşmayı/ birleşmeyi ifade eder. Bazı şiir özneleri ve nesneleri içinse fiziksel ölüm fikirle, eserle, eylemle dünyadaki varlığını devam ettirmeye açılan kapıdır. Çalışmada Kemal Özer’in şiirlerinde fiziksel ölüm, ölen kişinin ardında bıraktığı kişiler tarafından tutulan yas ya da içinde bulunulan melankolik durumla açıklanmaya çalışıldı. Kişilerin psikolojik ve sosyolojik bakımdan yaşadığı ölüm ya da ölümsüzlük değerlendirildi.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call