Abstract

Kültürel kimliklerin damga vurduğu bir çağın içerisindeyiz. Siyasal alan neredeyse tamamen kimlik politikalarının egemenliğine geçmiş görünüyor. Kültür ile ona ait kimliklerin insan etkinliklerinin en önemli unsuru hâline geldiği bu dönemde artık tüm talepler de kimlikler aracılığıyla sunuluyor. Kültürel kimlikler aidiyetlerle de yakın ilişki içerisinde ve bir topluluğa “ait olma” duygusunu destekliyor. Bununla birlikte görünür olmanın da fazlasıyla kıymetli olduğu bu çağda, bir aidiyet bağı ile kurulan kimliksel köprü kendisini bir takım semboller üzerinden ifade ediyor. Semboller (/sembolizm) artık, topluluğun ötekilere karşı varlığının bir ispatı biçiminde ortaya çıkıyor. Keza bu olgu, anayurttan herhangi bir sebeple göç etmiş kültürel toplulukları da kapsamaktadır. Nitekim bir yıl süren bir saha araştırmasına dayanan bu makalenin amacı da İngiltere’deki Alevi topluluğunun kimlik, aidiyet ve sembolizmler etrafında kurduğu bazı ilişkileri anlamlandırmak olacaktır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call