Abstract

Savaşın değişen geleneği içerisinde kadın, çatışmanın amaçlarına ulaşmak açısından tek kilit nokta olarak düşünülmeye başlanmıştır. Uluslararası sistemin gelişen yapısı sayesinde konvansiyonel silahların yerini alan yok edici özellikteki birçok nükleer silahın kazanımı, ülkelerin geleneksel savaşlara bakışını değiştirmiştir. Bu yüzden son yüzyılın yıkıcı iki büyük savaşı, ulus devletlerarası silahlı çatışmalardan devletleri uzak tutmaya yetmiştir. Bu silahların caydırıcı varlığı neticesinde ortaya çıkan birçok savaş türü, kadını çatışmanın tam da ortasına oturtmuştur. Özellikle vekâlet savaşları, hibrit savaşlar ve orta yoğunluklu çatışma gibi adlarla anılan bu yeni savaşlarda devletler, ekonomik çıkarlarını ön planda tutmuş ve istenilen amaca ulaşabilmek için ahlaki sonuçları tartışmaya açık olan nesebin uzun vadede planlanan değişimini esas alan bir anlayışı savaş aracı olarak kullanmaya yönelmişlerdir. Erkeğin toprak üzerindeki hâkimiyetinin diğer tarafında bulunan kadın, bu savaş ve zafer anlayışı açısından hedefin kendisi olmuştur. Onun toplum ve kültürü doğurganlığıyla yeniden inşa etme erki erkek egemen dünya anlayışında hedefe ulaşmanın maliyetsiz aracı olmuştur.

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.