Abstract

1830 yılında bağımsızlığını kazanan Yunanistan, bu tarihten sonra sınırları dışında kalan yerleri elde etmenin peşine düşmüştür. Bu anlamda önemli bir hedef olarak belirlediği Girit, Yunanistan’ın ilhak edinceye kadar sürekli olarak müdahalede bulunduğu önemli bir ada olmuştur. Nitekim Doğu Akdeniz’in önemli bir noktasında yer alan Girit’e hâkim olmak, hem Afrika toprakları hem de Ege Adaları için önemli olmuştur. Dolayısıyla yeni kurulan Yunan Devleti, Avrupalı Devletler’in de desteğini alarak daha cüretkâr hareket etmiş ve adayı ilhak etmek için her türlü yola başvurmuştur. Girit’in stratejik konumunun farkında olan Yunanistan ve onun arkasındaki Avrupalı Devletler, adayı Osmanlı’dan ayırmak için birlikte planlı bir politika takip etmişlerdir. Bu anlamda adaya gönüllüler, mühimmat sevk ederek hem karışıklık çıkarmak hem de Müslüman ahalinin üzerinde bir baskı oluşturmak istemişlerdir. Nitekim bu amaçlarında da başarılı olmuşlardır. Zira Müslümanların ve Rumların yana yana yaşadığı yerlerde sular hiç durulmamış, sürekli bir kargaşa, çatışma ortamı söz konusu olmuştur. Yunanistan’ın Girit’i ilhak etme yolunda adaya gönüllü gönderme, mühimmat sevk etme, fesat ehlini destekleme gibi her türlü yönteme başvurduğu pek çok resmi kayıtta görülebilmektedir. Nitekim bu durumu gözler önüne seren önemli bir kayıt ise Kaşot Metropoliti’nin hazırladığı gizli raporu olmuştur. Rodos ve bağlı adalarda yaşananlara tanıklık eden Kaşot Metropoliti, 1868 (R. 1284) yılı sonlarında Babıali’ye sunduğu raporunda, Yunan Devleti tarafından Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilayeti dâhilindeki adalarda 1865 yılından itibaren meydana getirilen fesat hareketlerine yer vermiştir. Büyük Girit İsyanı (1866-1869) öncesinde adalarda nasıl bir hazırlık yapıldığını bütün detaylarıyla ortaya koymuştur. Kendisinden, bu hazırlıklara destek vermesi istenmişse de bunu kabul etmemiştir. Hatta Yunanistan’dan gelen siyasi emirlere karşı mukavemet gösterdiği için ölümle tehdit edilmiş ve en nihayetinde İstanbul’a sığınmak zorunda kalmıştır. Metropolit’in bu gizli raporu, birçok entrikayı bütün çıplaklığıyla ortaya koyması bakımından, ibret verici ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir tarihi kayıt olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu çalışma kapsamında, Metropolit’in gizli raporu başta olmak üzere arşiv kayıtlarından, kaynak eserlerden ve resmî-süreli yayınlardan istifade edilerek büyük Girit İsyanı (1866-1869) öncesinde adalardaki durum ile ilgili bir tahlil yapılmaya çalışılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call