Abstract

Müslüman toplumların tefsir geleneğinde Osmanlı tefsir geleneği, önemli bir yer işgal eder. Osmanlı döneminde Mushaf tertibini esas alan tam tefsirlerin yanı sıra, yalnızca bazı sûre ve âyetlerin yorumunu konu alan kısmî tefsirler kaleme alınmıştır. II. Abdülhamid döneminde Ankara Valiliği ve benzeri önemli bürokratik görevler üstlenen Âbidin Paşa’nın (ö. 1906) Meʿâlî-i İslâmiyye (İslam’ın Yücelikleri) isimli Osmanlıca tefsiri bu eserlerden biridir. Kur’an’ın 61 farklı sûresinden seçilmiş 236 âyetin meal ve yorumunu içeren Meʿâlî-i İslâmiyye hem üslup hem de muhteva bakımından önemli bilgiler içermektedir. Eserde âyetlerin öncelikle meali verilmekte, daha sonra dirayet ağırlıklı bir üslupla yorumlanmasına geçilmektedir. Müfessirin eserinde, sınırlı sayıda da olsa Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri diyebileceğimiz bir üslupla bir âyeti başka sûredeki bir âyetle açıklama ya da bir hadis rivayetiyle istişhadda bulunma gibi rivâyet tefsiri kapsamına giren yorumlama yöntemlerine başvurduğu gözlenmektedir. Âbidin Paşa, tefsirinde, geçmiş müfessirlerinden yaptığı alıntıların kaynağı hakkında bilgi vermemekte, çoğu kez “bazı müfessirlere göre” diyerek genel bir atıf yapmayı tercih etmektedir. Osmanlıca kaleme alınmış nadir tefsirler arasında yer alan eserde müellifin bürokrat ve âlim kişiliğinin yanı sıra, yaşadığı dönemin sosyo-kültürel ve siyasi dokusuna dair izlere rastlanmaktadır. Âbidin Paşa’nın tefsirini Kur’an’ın tercüme edilmesinin cevazına dair çekincelerin gündemi işgal ettiği bir dönemde kaleme almış olması ayrı bir önemi haizdir. Müfessir, tefsirini Meʿâlî-i İslâmiyye adıyla yayınlamadan yaklaşık beş yıl önce Hikem-i Kur’ân adıyla bastırmak istemiş ancak gerekli resmî izinleri alamadığından buna muvaffak olamamıştır. Âbidin Paşa’nın dönemin önemli devlet adamlarından biri olmasına rağmen bu türden bir yayın yasağına maruz kalması ayrıca tahlil edilmesi gereken bir olgudur. Âbidin Paşa’nın tefsirinde daha çok sûfî ve Mâturîdî kimliğinin ön plana çıktığı ifade edilebilir. Nitekim İbnu’l-ʿArabî (ö. 638/1240) ve Mevlânâ Celâleddîn er-Rûmî’ye (ö. 672/1273) yaptığı atıflar, müfessirin sûfî kimliğiyle; kelâmî mevzulara ilişkin yorumlarında sık sık akıl ve insanın irade hürriyetinin önemini vurgulaması da Mâtürîdî kimliğiyle ilişkilendirilebilir niteliktedir. Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin son döneminde sadece devlet kademelerinde yürüttüğü vazifelerle değil ilmî alanda verdiği teliflerle de ön plana çıkan Âbidin Paşa’nın Meʿâlî-i İslâmiyye isimli eserinin muhtevası ve yayınlanma sürecine dair Osmanlı arşivlerinde yer alan belgeler belgesel tarama yöntemiyle taranarak kaynaklarda eser hakkında nakledilen eksik ve yanlış bilgilerin tekmil ve tashih edilmesi hedeflenmiştir. Buna ilaveten eserde müfessirin âyetlerin yorumunda takip ettiği metotlar, ele aldığı ana konular ve başvurduğu kaynaklar değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Çalışmada ayrıca Âbidin Paşa’nın müfessir kimliğinin daha iyi anlaşılmasına katkı sunması maksadıyla Fâtiha sûresi yorumunun Latinize edilmiş metnine yer verilmiştir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call