Abstract

Kendisini iyi yetiştiren bireyin gerektiğinde devleti de iyi yöneteceğini söyleyen Eflatun (Platon), öğrencileri ile kendi evinin bahçesinde tartışmalar yapmıştır. İnsanlar genellikle kendilerini rahat hissetmedikleri durumlarda fikirlerini beyan etmekten kaçınabilirler. Bunun farkında olan Mustafa Kemal Atatürk sofrasına devlet adamlarını davet ederek sıcak bir ortam yaratmayı düşünmüştür. Bu sofrada iç politika, dış politika, ekonomi, tarih, coğrafya, dil gibi çeşitli bilimsel konular, günün önemli sorunları, inkılâp hareketleri ve bu doğrultuda her çeşit milli mesele görüşülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Ankara’dan Başbakan İsmet İnönü ve bakanlar yönettiği için bu sofrayı hükümet merkezi olarak algılamak yanlış olur. Atatürk’ün sofrasına katılabilmek için davet edilmiş olmak gerekmektedir. Ancak İsmet Paşa (İnönü), Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras ve Şükrü Kaya’nın ayrıcalıkları vardır. Bunlar her zaman, işlerinden arta kalan zamanlarında ve gerek gördükleri vakit, hangi saatte olursa olsun, sofraya gelebilirlerdi. Atatürk’ün sofranın özelliği şudur, sofrada sadece yemek yenmez önemli devlet işleri de tartışılırdı. Atatürk sofraya ne cins yemek gelirse onu yer, sofradaki çok çeşitli mezelerden yalnız çok sevdiği kavrulmuş leblebiyi tercih ederdi. Yemeklerden ise, omlet, karnıyarık ve kuru fasulyeyi severdi. Bu çalışmada Atatürk’ün sofrasının sıradan bir yemek sofrası olmadığı değerlendirilecektir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call